Birinci Dünya Savaşına 10 yaşında ki bir çocuğun bakış acısıyla bakmak ister misiniz? O zaman yazımızın ilk bölümüyle sizleri baş başa bırakmak isterim. Mehmet Emin Özkaya bu satırları bundan iki ay önce kaleme aldı ve kendi kitabını da çıkardı.
Dünya artık eskisi gibi değildi. Teknoloji daha önce hiç gelişmediği kadar hızlı gelişmişti, moda ve kültür zamanı başlamıştı. Bu kadar iyi şeyin olmasına rağmen tabii ki kötü şeylerde vardı. Sonuçta gülü seven dikenine katlanır aslanım! Ha ne diyordum? Hatırladım! Bu kötü şey ise savaştı. Dünya hiç olmadığı kadar tansiyon ve gerilim içindeydi. Yani büyük bir dünya savaşı yaklaşıyordu. Peki, tam olarak neler oluyor? İngiltere, yani Britanya hükümeti tarihinde hiç olmadığı kadar güçlüydü. Ayrıca yepyeni güçlü, harika donanması ve gemileri vardı. Bunu kıskanan devletler oldu. Almanlar yani Almanya İmparatorluğu, Britanya’nın gücünü kıskanıyor ve ele geçirmek için ufak bir kıvılcım bekliyordu. Kısacası Almanlar herkesten bir şeyler koparmanın derdindeydiler. Fransızlar yani Fransa hükümeti, Almanya’nın kendisinden daha önce aldığı toprakları istiyordu. Bu yüzden arkalarına sağlam ir dost istedikleri için Ruslarla yani Rus İmparatorluğu ile bir dostluk antlaşması imzaladılar. Avusturya-Macaristan ve Osmanlı İmparatorlukları ise güçsüz düşmüşlerdi. Bulgaristan ve Yunanistan devletleri ise Balkanlarda en güçlü olma derdindeydiler. Rusya’nın hayali ise sıcak denizlere inmek isi. Kısacası herkes bir şeylerin peşindeydi. Büyük bir dünya savaşı başlamak üzereydi. Bunun sonuçları çok ağır olabilirdi ama devletler birbirlerini yıpratmak için savaşın çıkmasını istiyorlardı. Kısacası herkes bir kıvılcım bekliyordu. Bu kıvılcımı çıkaracak olan devlet ise Sırbistan’dı. Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun günümüzde Bosna-Hersek’in bulunduğu bölgesinde Sırp hükümetine bağlanmak isteyen Sırp ve Boşnaklar vardı. Bunu bilen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahttı Ferdinand bölgeye bir gezi düzenledi. Gezideyken bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürüldü. Olayı öğrenen Avusturya-Macaristan çıldırdı. Olayı Sırp hükümetinin yaptığını düşündüler. Büyük ihtimalle de öyleydi. Sırplarla savaşmak için Almanlardan yardım istediler. Bunu duyan Almanya hemen destek vereceğini söyledi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırplara yapamayacakları bir istek gönderdi. Sırplar bunu reddedince savaş ilan edildi. Ancak tuhaf ve karışık bir şey vardı. Avusturya-Macaristan, Almanya ile Sırbistan ise Rusya ile dosttu. Rusya’da Fransa ile dosttu. Böylece herkes birbirine savaş açar ve Avusturya- Macaristan ile Sırbistan arasındaki savaş dünya çapında bir hale döner. Savaştan etkilenen Karadağ savaşa katılır. Fransa, dünya savaşının başladığını anlayınca İngiltere hükümetine itilaf bloğuna katılıp katılamayacağını sorar. Britanya şimdilik tarafsız kalacağını söyler. İttifakların başı olan Almanya bunu duyduğunda sevindi. Almanların bir planı vardı. Bu plan şöyle idi. Ruslar sınıra geline kadar Paris’e gidip, Fransa’yı savaş dışı bırakmak. Daha sonra Ruslara saldırıp onları yen ve savaşı kazan. Fakat şöyle bir sorun vardı ki Fransızlar, Alman sınırına bir savunma hattı inşa etmişlerdi. Bu yüzden sınırları geçmek neredeyse imkânsızdı. Almanların bir planı daha vardı. O da Fransızların etrafından yani Belçika’nın üzerinden dolaşmak. Almanya, Belçika’ya saldırdı. Belçika tarafsız bir ülke olduğu için hemen karşılık verdi. İngiltere, Belçika’ya yardım etti. Almanya kısa sürede sınırı geçeceğini düşündü yalnız başarılı olamadı. Peki, tüm bunlar olurken ABD ne yapıyordu? ABD savaştan uzak durarak bir süre tarafız kalmayı tercih etmişti. Ruslar sınıra beklenenden erken gelmişti. Bu durum Almanları şaşırtmıştı. Ayrıca Almanların oraya gönderilecek birlikleri de yoktu. Avusturya’ya onlarla ilgilenmesini istedi. Avusturya bunu kabul etti. Avusturya beklenileni veremiyordu. Yazı için Mehmet Emin Özkaya’ya teşekkür ederim.