O gün öğretmenleriyle birlikte tarihi yerlerin tanıtılmasıyla alakalı bir geziye gideceklerdi. Şehri tanımıyordu. Bu gezi onun açısından çok faydalı olacaktı. İnsanın yaşadığı yeri bilmesi, tarihi dokusunu öğrenmesi, kültürel zenginlikten haberdar olması Asiye için çok önemliydi. Bundan önceki babasının görev yaptığı şehirde adım atmadığı yer kalmamıştı. Şehrin tüm tarihi dokusunu ortaya çıkarmış, adeta o şehrin yerel rehberlerinden biri olmuştu. İşte şimdi farklı bir şehirdeydi ve burasını da çok merak ediyordu. Aradığı fırsatta ayağına kadar gelmişti. İki hafta öncesinden gezinin yapılacağı belliydi. Asiye tam iki haftadır bu ana hazırlanıyordu. Evde adeta seferberlik ilan etmişti. Erzurum’a dair internetten haberler okuyor, kitaplardan elde ettiği bilgileri not defterine alıyordu. Bayağı notlarında ki bilgiler çoğalmıştı. Şehirde Çifte Minareli Medrese, Ulu Camii, Üç Kümbetler, Kale, Mescit, Tepsi Minare ve Yakutiye Medreselerine gidilecekti. Asiye gezi için hazırdı ve gezinin yapılacağı günü bekleme çoktan başlamıştı. Ve beklenen gün gelmişti. Okula servislerin girişi, sınıflardan öğrencilerin indirilişi ve tarihi mekânlara varma 45 dakika sürmüştü. Tarih öğretmenleri eşliğinde Ulu Cami çevresinden gezi başlamıştı. Hocalarının söylediği her şeyi Asiye notları arasına alıyordu. Her gittikleri yer onu adeta büyülemiştir. Kale’nin içindeki toplar, Ulu Caminde kırlangıç kubbe, Çifte Minareli Medrese içerisindeki insan yüzü, Üç Kümbetlerde ki İslamiyet öncesine dair hayvan figürleri, Asiye’nin o gün bilgi torbasına kattığı şeylerdi. Yalnız onun asıl dikkati çeken iki şey vardı. Onlardan ikisi de Çifte Minareli Medresedeydi. Asiye için medrese içinde ortada yer alan ve havuz olduğu söylenen yer ile hemen medresenin girişindeki taştı. Taşın içinde paralar vardı. Kim niye ve hangi amaçla bu taşın içine para koyar ki? Asiye dayanamadı. Hemen tarih öğretmenlerine yanına vardı. Aklındaki soruya mutlaka cevap bulmalıydı. Hocam diyerek söze başladı. Öğretmen soruya hazırdı. Asiye ilk sorusunu sordu. Hocam burada bir taş var ve içinde paralar var. Birileri unutmuş mu yoksa bilerek mi bu paraları buraya koymuş? Öğretmenleri soru için Asiye teşekkür etti. O anlatmaya başladı, Asiye’de önce dinlemeye sonra da not almaya. Çocuklar bu taş sadaka taşı dedi öğretmenleri. Asiye bir kez daha şaşırdım. Sadaka taşı da ne demekti? Niye içine para atılır ki? Bir taraftan da öğretmeninin anlattıklarını dinlemeye devam ediyordu. Öğretmenleri bu taşın aslında bir sosyal sorumluluk olduğunu ve her mahallede bulunduğu söylemişti. Osmanlı Devleti döneminde hali vakti yerinde olanlar, olmayanlara bu taşa koydukları paralarla yardım ederlermiş. Ne parayı koyan belli olurmuş, ne de parayı alan. Allah’ım ne kadar güzel bir yardımlaşmadır diye içinde geçirdi Asiye. Kimse ne verdiği kişiyi tanıyor nede alan kişi, kendisine yardım edeni. Birde sadaka taşından ihtiyacı olan kişi sadece ihtiyacı kadarını alıyor, gerisini bir başka yardıma muhtaç olana bırakıyormuş. İşte bu dedi Asiye, bir Müslümana yakışan davranış. Böylelikle Asiye, sadaka taşının koyulma amacını anlamıştı. Şimdi sıra ikinci sorudaydı. Medresenin içinde havuzun ne işi vardı? Öğretmenleri havuzunda geceleri gökyüzünün incelenmesi için yapıldığını söylemişti. Evet, ilmin gelişmesi için her adım burada düşünülmüştü. Öğrenciler hem akli hem de nakli ilimleri yerinde öğreniyorlardı. Şimdi kendileri de bundan haberdar olmuşlardı. Asiye, eve vardığında sadaka taşlarıyla ilgili yeni bir sosyal sorumluluk projesi başlatmaya karar verdi. Asiye için gezi amacına ulaşmıştı. O kadar mutluydu ki! Hemen eve vardığında öğrendiği bilgileri babası ve annesiyle paylaşmıştı. O gün ailesiyle birlikte Çifte Minareli Medreseleri gezmeye karar verdiler. Asiye, havuzu ve sadaka taşını bir daha görmek önemliydi. Hafta sonunu iple çekmeye başlamıştı. Yatağına uzandığında kendisini gökyüzünde ki yıldızları araştırmak üzere Çifte Minareli Medresenin içinde bulacağından emindi. Yazı için kızım Aslı Sena Özdemir’e teşekkür ederim.