Erzurum’un sert ikliminde, yıllardır inadına güldürmeyi sürdüren bir dergi var: Fırfırik. İlk kez 2003 yılında Doğu Ekspres Gazetesi’nin eki olarak yayımlanan bu şehir mizah dergisi, kısa sürede bağımsız bir yayın kimliği kazandı. Türkiye’nin ilk ve tek şehir mizah dergisi olma unvanını taşıyan Fırfırik, bugün 403’üncü sayısını okuyucusuyla buluşturmuş durumda.
Onun kurucusu, yazarı, çizeri ve editörü Vedat Refayeli, adeta tek kişilik bir mizah ordusu gibi yıllardır üretmeye devam ediyor. Yanında yayın yönetmenliğinde Selahattin Şener, sanat yönetiminde Murat Balkuş, görsel tasarımda ise Mahmut Akdağ gibi isimlerle birlikte bu yolculuğu sürdürdü. Ama esas mesele; ortaya çıkan derginin sayfa sayısından, basıldığı kâğıttan ya da dağıtımından çok, Erzurum insanının günlük hayatına kattığı renk ve yerel diliyle sunduğu samimiyet oldu.
Vedat Refayeli’nin kendi sözleriyle: “Abone parasını verenler için hazırladığımız ‘Oğul Paşaları’ köşemiz sürekli ilgi görüyor. Herkese ulaşamıyoruz ama nasibi olan okuyucu zaten alıyor. Biz buna bayılıyoruz! Bu yüzden de sloganımız: ‘Nâsibi olanların okuduğu dergi.’”
Bu süreklilik, elbette ki yalnızca bir dergi emeğiyle değil, şehir sahiplenmesiyle de mümkün oldu. Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Vedat Refayeli’ye tarihi bir taş binayı tahsis ederek Fırfırik’in köklerini daha da sağlamlaştırdı. Şehrin merkezindeki bu bina artık yalnızca bir ofis değil; hoşgörünün, mizahın ve eleştirel düşüncenin taş duvarlar arasında hayat bulduğu bir mekân haline geldi. Biz, bu sayede Erzurum’da hoşgörü kültürüne katkı sağladığımızı düşünüyor ve bundan mutluluk ve onur duyuyoruz.
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen Kültür Yolu Festivali’nde de bu durum açıkça görüldü. Yerli ve yabancı turistler, festivalin en çok ilgi gören duraklarından biri olarak Fırfırik’in standına uğradılar. Mizahın dili evrenseldi ve Erzurum’un taş binalarından doğan bu gülüşler, dünyanın dört bir yanından gelen misafirlere ulaştı.
Biz de geçen hafta Özel Güneş Kız Lisesi öğrencileriyle birlikte bu taş binada kurulan karikatür atölyesini ziyaret ettik. Çocukların heyecanı görülmeye değerdi. Karikatürlerin çizgiyle değil, zihinle ve yürekle yapıldığını öğrenirken, Vedat Refayeli onlara önemli bir nasihat verdi:
“Bir sanatla uğraşın. Çünkü sanat, sizi hem besler hem de korur. Ne olursanız olun, hangi meslek sahibi olursanız olun; ister doktor, ister öğretmen, ister mühendis ya da esnaf… Hayatınızın bir yanında mutlaka bir sanat dalı olsun. Çocukluğunuzdaki o defter sayfalarına karaladığınız ilk çizgilerden, okul sıralarında yazdığınız ilk hikâyelere, hatta evinizin duvarına çizdiğiniz ilk resimlere kadar… Hepsi, ruhunuza atılan ilk adımlardır. Zaman geçse de, meslek sahibi olsanız da, şehir değişse de, bu sanatla uğraşma sevgisi sizi her zaman genç tutar. Belki yıllar sonra o küçük karikatürler, o çizgiler, başka insanların hayatına da dokunacak; tıpkı sizin bugün öğrendiğiniz gibi, yeni kuşaklara ilham verecek.”
O söz, gençlerin zihinlerinde bir iz bıraktı; adeta geçmişten gelen bir ses gibi, taş duvarların arasında yankılanarak onları geleceğe taşıdı. Belki de bir gün bu şehirden yeni bir karikatürist, yeni bir yazar, yeni bir sanatçı çıkacak ve Vedat Bey’in o nostaljik tavsiyesi onların yolunu aydınlatacak.
Evet, Erzurum’un karları soğuktur ama Fırfırik’in taş binasından yayılan kahkahalar ve bu nasihatin sıcaklığı, içimizi ısıtmaya devam ediyor.