Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde özellikle de I. Balkan Savaşı sırasında, Kurtuluş Savaşı'nda ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde önemli görevlerde bulunmuş olan asker kökenli bir bürokrat, halk nezdinde bilinen adıyla Hamidiye Kahramanı Hüseyin Rauf Orbay...
Rauf Orbay, 1876-1909 yılları arasında tahtta kalmış II. Abdülhamit’in son döneminde yetişen II. Meşrutiyet’ten cumhuriyete Türk milletinin kaderi üzerinde söz ve emek sahibi olmuş bir neslin, Milli Mücadele’nin öncü kahramanlarından biridir. 27 Temmuz 1881 tarihinde İstanbul'un Cibali semtinde doğan Rauf Orbay, Trablusgarp Valiliği ve Ayan Meclisi üyeliği yapmış olan, Kafkasya kökenli Aşharuva Mehmet Muzaffer Paşa ile Kürt aşiret reislerinden Bedirhan Paşa'nın kızı Rüveyda Hanım’ın oğludur. Deniz Harp Okulu'nu ve Mühendishaneyi 1899'da bitirip, Amerika, İngiltere, Almanya gibi dönemin önemli ülkelerinde çeşitli dış görevlerde bulundu. I. Balkan Savaşı sırasında Yunan donanması Çanakkale'yi abluka altına alınca Akdeniz'e Hamidiye isimli bir gemiyle açılan Orbay, tarihin ilk korsan kruvazör harekâtını gerçekleştirdi. Bu dönemde Sırbistan’da askeri tesisleri bombaladı ve düşmana ait savaş gemilerini batırıldı. Bunun üzerine Çanakkale ağzındaki Yunan baskısı azaldı. Harekâtın ardından da kendisine "Hamidiye Kahramanı" unvanı verildi. Gazi Mustafa Kemal Paşa, Hüseyin Rauf Orbay’a yazdığı bir mektupta, “Benim çok muhterem kardeşim ve Türkiye’yi kurtarmakta hakiki yardımcı ve zahir kardeşim Hüseyin Rauf’a” diyerek gözünde Hüseyin Rauf Orbay’ın nasıl biri olduğunu ortaya koymuştur. Birinci Dünya Savaşı'nda İran ve Irak'ta Osmanlı Teşkilat-ı Mahsusası’nın bir görevlisi olarak bulundu. Bunun üzerine yarbay rütbesine yükselerek Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı'na atandı. İzzet Paşa kabinesinde Bahriye nazırlığı yapıp, Osmanlı Devleti'nin çöküş belgesi olan Mondros Mütarekesi'ni imzalayan kişi olmak zorunda kaldı. Rauf Paşa, Ahmet İzzet Paşa kabinesinin görevden çekilmesi üzerine Bahriye Nazırlığından ayrıldı ve Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine katıldı. Mustafa Kemal Paşa'ya katılmak için Ali Fuat Paşa ile birlikte Amasya’ya geçti. Daha sonra Sivas'a gelerek burada yapılacak olan kongrenin başkan yardımcılığına getirildi. Bunun yanında Son Mebussan Meclisi toplantısına heyeti temsiliye adına katıldı. Kurtuluş Savaşı'nın Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanmasının ardından başlayan Lozan Barış Konferansı sırasında da İsmet Paşa’nın üstlendiği milli savunma ve dışişleri bakanlıklarına vekâlet etme görevi kendisine verildi. Lozan Anlaşması’nın imzalanmasının ardından da görevinden istifa etti. Rauf Orbay, meclisin ikinci döneminde İstanbul milletvekili olarak Halk Fırkasından bağımsız bir politika takip etmeye başladı. Daha sonra Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kuruluşuna katılarak çalışmalarını burada sürdürdü. Ancak parti 3 Haziran 1925'te kapatıldı. Rauf Bey'in İstanbul basınına Cumhuriyet'in ilan edilme yöntemini eleştiren bir beyanı ve hilafetin kaldırılmasına yönelik çabalara muhalefet etmesi gibi tutumları yüzünden Mustafa Kemal Paşa ile araları açıldı. Onun penceresinden Mustafa Kemal ve destekçileri fazla radikaldiler. 17 Haziran 1926 tarihinde de İzmir Suikastı olayıyla ilgili olarak yargılandı. Bu süreçte tedavi için Viyana'da olan Orbay'ın mahkeme tarafından medeni haklardan mahrum edilmesine ve mallarının haczine karar verildi. Rauf Bey bu suçlamaları reddederek yurda geri dönmedi. Birleşik Krallık, Hindistan, Çin ve Mısır gibi çeşitli ülkelere seyahatler düzenledi. 1933 yılında çıkartılan genel af yasasından yararlanmayı da şu sözleri reddetti: "Benim asla ve hiçbir suretle en ufak bir cürümle dahi suçlu olmadığım için, ilan edilen aftan katiller ve şakiler gibi faydalanmayı düşünmem mümkün değildir." Daha sonra eniştesinin 1935 yılında vefatı üzerine ailesinin ısrarıyla yurda geri döndü. Bu dönemde yeniden siyasete atılarak Kastamonu ilinden milletvekili seçildi.
1942 senesinde de Londra Büyükelçiliği'ne tayin edildi. Rauf Orbay, 1964 yılında İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Cenazesi Erenköy Sahrayı-ı Cedit Mezarlığı'nda toprağa verildi. Yazıya desteklerinden dolayı Yaren Kaya’ya teşekkür ederim.