Son dönemlerde şehrimiz adına farklı görüşler ortaya atılmakta ve çözüm önerileri sunulmaktadır. Uzun yıllardan beri şehir araştırmaları yapan bir tarihçi olarak benimde şehrim adıma bazı önerilerim olacaktır. Öncelikle şehir adına atılan her adım kim tarafından gelirse gelsin kıymetlidir. Zira bu şehir hepimizindir. Bundan dolayı da hepimizin şehrin güzelleşmesi adına bir sorumluluğu vardır. Bu sorumlulukta geçmişte gelen bir emanetin sonucudur. Şehrime dair benim ilk önerim kentsel dönüşüm alanıyla ilgili olacaktır.
Uzun yıllardan beri süre gelen kentsel dönüşümle birlikte çehresi değişen kale ve çevresiyle alakalı olarak emeği geçenleri yürekten kutluyorum. Hakikaten başarılması zor ve maliyeti yüksek bir işten alınlarının akıyla çıkmayı başardılar. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, Erzurum Büyükşehir Belediyemiz, Yakutiye Belediyemiz ve diğer paydaşlarla ortaya harika bir meydan çıkmıştır. Etrafına yapılan yapılarla birlikte bölge şehrin gözde alanı haline gelmiştir. Ulu Camii, Kale, Tepsi Minare, Çifte Minareli Medrese, Ebu İshak Türbesi, Cimcime Hatun Kümbeti, Üç Kümbetler, Rabia Ana Kümbeti, Tahta Camii, Kırmacı Camii, Saray Hamamı, Mehdi Abbas Türbesi, Emir Şeyh Türbesi ve daha nice tarihi eser hak ettiği değeri almıştır. Buraya kadar her şey güzel ama bundan sonra ki yazacaklarım işin bak bir tarafını oluşturmaktadır. Evet, tarihi eserleri ortaya çıkardık ama o alanları insansız bıraktık. Günün belli saatlerinde canlılık görünen alanda akşam karanlığın çökmesiyle birlikte adeta ölüm sessizliği hüküm sürmektedir. Bu durum beraberinde hoş olmayan olaylarında yaşanmasına neden olmaktadır. Öncelikle alanda yapımı tamamlanan dükkânların bir an önce açılması ve müşteri kabulüne başlaması gerekmektedir. Bazı önemli kamu kurumlarının bazı birimlerinin bu alana taşınması ve şehir halkının da burada ikamet ettirilmesi gerekmektedir. Bunun içinde kentsel dönüşümün yapıldığı yerlere ilave binalar inşa edilmelidir. Bu yapılarında tabii ki tarihe dokuya uygun olması gerekmektedir. Bölge ki camilere bakıldığında çevrede ciddi bir yerleşim olmadığı için namaz vakitlerinde cemaatin olmadığı görülmektedir. En azından örnek olarak da olsa iki mahalle kurulmalıdır. Ulu Caminin hemen karşısında yapılan binaya Ziraat Bankasının ve PALEN Doğalgazın gelmesi ise yerinde ve olması gereken adımdır. Şehirde uzun süre tartışmaları da beraberinde getiren ve kalenin önünü kesen yapının yapıldığı yeri bu konunun dışında tutarak bu düşüncemi ifade etmiş olduğumu da dile getirmiş olayım. İki önemli kuruluşun bölgede olması hareketlilik kazandırmış ve şehir halkı alanı daha fazla ziyaret eder hale gelmiştir. Belediye başkanlarımızdan isteğimiz onları ebediyete kadar anımsatacak bu adımlarını bölgeyi canlandırarak daha üst zirveye taşımalarıdır.
Tarihi adanın bulunduğu yerde atılması gereken bir diğer adım ise yolun taşıt trafiğine kapatılmasıdır. Her gün onlarca aracın geçtiği Cumhuriyet Caddesi, Yakutiye Belediyesinin bulunduğu yerden itibaren yayalaştırılmalıdır. Taş Ambarlardan, Kars Kapısından ve Tebrizkapı tarafından da araçların girişlerine izin verilmemelidir. Böylelikle tarihi yapılar daha korunaklı bir hal alacaktır.