Yine bir seçim arifesindeyiz, önümüzdeki yılın Mart ayında yerel yöneticilerimizi seçmek için sandık başına gideceğiz.
Şu sıralar siyasi partilerde aday belirleme çalışmaları devam ediyor.
Her seçim döneminde bir çok parti gösterdiği adayı ‘halkla belirliyoruz’ açıklamaları yapıyor. Ancak şahsen ben Erzurum’da bugüne kadar ne büyükşehir belediyesinde ne de ilçelerde böyle bir uygulamaya şahit olmadım. Buna milletvekilliği de dahil..
Parti genel başkanları ya da siyasi oluşum, kime karar veriyorsa onlar listelere giriyor. Biz de gidip onların ön gördüğü isimleri onaylıyoruz. Çoğu zaman da halk ile belediye başkanı aynı orantıda hareket edemiyor.
Siyasete göre kimliğinizde o şehirli olmanız yetiyor aday edilmek için.
Sizin o şehirde yaşamanıza, ter dökmenize, o kenttin sorunlarını dert edip sevinçlerini paylaşmanıza gerek yok...
Parti tamam deyince geriye sorun kalmıyor.
Oysa halk kendi içinden çıkan, bu şehrin her bir yanını bilen,
Başarılı, kul hakkına girmeyen, gelen bütçeyi doğru kullanan,
Benim adamım torpili kullanmayan,
Oturduğu koltuğun hakkını veren,
Belediyecilikte kenti ileri götüren isimleri hayal ediyor.
Tamam bu sefer olacak deyip her seferinde hayal kırıklığına uğruyor...
Yine öyle günlerden geçiyoruz.
Sayısız aday adayı var. Belediye başkanı olmak isteyen de, iktidarın gücünden yararlanmak isteyen de yola çıkmış.
İçlerinde halkın benimsediği isimler de var, benimsemediği de…
Ama biz biliyoruz ki isimler açıklandığında yine siyasetin atadığı önümüze gelecek, halkın talep ettiği değil…
Siyasette liyakat olmayınca ayaklar baş başlar ayak olabiliyor.
Liyakat üzere atanan isimler kendini atayan iradeyi de halkın gözünde düşürüyor.
Oysa böyle olmamalı.
Oysa inandığımız din ‘her işi ehline verin’ diye emrediyor…
Biz ise bunun tam aksini yapıyoruz…