Seçim süreci yaklaştıkça gerek ekonominin olumsuz yönlerini, gerekse muhalefetin başarısız vizyonunu irdeleyen paylaşımlara ve değerlendirmelere özen göstererek, seçmenin tercihini etkilememeye çalıştım. Çünkü bizim düşüncelerimiz her iki tarafta da olumlu ya da olumsuz netice çıkarabilirdi. Nitekim halk tercihini yaptı ve Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olma yolunda önemli bir engeli geride bıraktı.
Hiç tartışmasız bu seçimin tek galibi Ak Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yok oyları düştü, yok ilk turda kazanamadı, yok öyle, yok böyle gibi safsatalar kaybedenlerin kendilerini teselli etme duygusallığıdır. Meclis çoğunluğunun iktidarın elinde olması 14 mayısın en önemli başarısıdır.
Cumhur ittifakının eksileri ve artıları kıyaslandığında olumlu yönlerin ağırlığını koruduğunu seçim sonuçlarına yansımasından gözlemleyebiliyoruz. Çünkü ekonomi kötü yönetiliyor ve piyasa dinamiklerinin alt üst olduğu bir süreç yaşıyoruz. Ancak doğalgaz rezervi, savunma sanayii, yerli otomobil, Ayasofta Cami, Rusya ile ilişkiler, tahıl koridoru, deprem konutları, Suriye, Libya, milli duruş gibi unsurlar ekonomiyi ve diğer yıpranmışlıkları ikinci plana atabiliyor.
Seçimin tek kaybedeni ise Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur... Çünkü başta hayat pahalılığı olmak üzere pek çok yıpranmışlığa rağmen yüzde 4,64 eksik oy alarak hala ikinci turda umudunun olması samanlıkta iğne aramaya benziyor. Çevresinde bir kaç kurmayın ve parti başkanlarının bir koltuk kapmaları uğruna dolduruşa getirdikleri Kılıçdaroğlu’nun siyasi hayatındaki son viraj 28 mayıstır! Tüm kamuoyunun ortak görüşü olan Kılıçdaroğlu’nun seçmen nezdinde bir karşılığı olmadığı da bırakın başkanlık seçimini, meclis çoğunluğunun kaybedilmesi ile sandıkta tescillenmiş oldu. Ezcümle, eksiği ve fazlasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi halkın gönlünde ayrı yeri olan bir lidere her platformda “yargılanacaksın” diye seçim sloganı belirleyenleri halk sandıkta yargıladı(!)
Bana göre seçim sonucuna etki eden en önemli faktör Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığıdır. Millet ittifakının terörle iş birliği yapan partinin desteğini alması Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kadar etki etmemiştir. Çünkü yakın zamanda Ak Parti kurmayları anayasa değişikliği için HDP’nin kapısını çalmış ve MHP lideri Devlet Bahçeli grup konuşmasında “mecliste grubu olan bir partiyi ziyaret etmekten doğal ne olabilir,” diyerek destek vermişti.
Ata İttifakı adayı Sinan Oğan ise aldığı yüzde 5’lik oy oranı ile kerameti kendisinde sanarak pazarlık yapmaya soyundu. Aslında Sinan Oğan’a giden oyların tamamı iki adayın seçmeninin tepki oylarıdır. İkinci turda seçmen, Sinan Oğan’ın kimi desteklediğine değil, kendisine yakın ittifaka yönelecektir, ya da hiç oy kullanamayacaktır.
Erzurum özeline, Hz. Mevlana’nın bir sözü ile başlamak gerekirse, “İnsan, ancak çalıştığını kazanır...” Ak parti mensubu yöneticiler ve gönül vermiş üyeler uğramadık ilçe, gitmedik köy, çalmadık kapı bırakmadılar. Bu çalışma sonucunda da 4 vekil çıkararak sandıkta karşılığını aldılar. Vekil tercihlerinde halkın yoğun tepkisine rağmen yılların verdiği tecrübe ve birikimle süreç iyi yönetildiğinden kimsenin beklemediği sonuç ortaya çıktı.
Milliyetçi Hareket Partisi’nde ülkücü camianın yakından tanıdığı ve camiada önemli bir yerinin olduğu Ömer Haluk Pirimoğlu’nun aday olarak gösterilmesi Milliyetçi seçmeni heyecanlandırdığı ve olumlu etki oluşturulduğunu söyleyebiliriz. İmamoğlu olayında başta MHP Erzurum İl Başkanı ve parti yöneticilerinin sağduyulu davranışlarının da taktir topladığını ayrıca vurgulamak gerekir. Ülke genelinde yoğun istek ve kazanma duygusu ile çalışılmış olunmalı ki alınan oy oranı, kendi seçmenlerinde dahi şaşkınlık yarattı.
İyi Parti il yöneticileri kendi içindeki hesaplaşmalardan bir türlü kurtulamadı. Daha iktidar olmadan, tek vekil çıkarılması dahi garanti değilken sen, ben kavgasına düşerek çıkar hesapları yapılmaya başlandı. Sonuç olarak ‘görünen’ ben geliyorum hezimeti, il yönetimine ağır bir uyarı niteliğindeydi. Özgüven patlamasından dolayı CHP ile ortak listenin kabul edilmemesi ise mağlubiyeti getiren farklı bir hesap hatasıydı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin 27 binin üzerinde oy alması Erzurum tarihinde önemli başarı ve aday tercihlerinin ne denli doğru olduğunun göstergesidir.
Geçen haftaki yazımda belirttiğim gibi Yeşil Sol Parti’nin İmamoğlu vakasına kadar Erzurum’da vekil çıkarması oldukça zordu. Ancak taşlı protesto Yeşil Sol Parti seçmenini kenetlendirdi ve bir milletvekili çıkarmalarını sağladı ki 847 oy farkı tabloyu daha net ortaya koyuyor.
Son olarak Bağımsız Aday İslam Yıldırım’da tahminleri alt üst eden bir oy aldı. Başta kendi çevresi ve destek veren seçmenler 30 binin üzerinde oy hesaplaması yapıyordu. Rakipleri ise “5 bin oy alırsa çok büyük başarı olur,” gibi söylemlerde bulunuyordu. İki karşıt tarafında tahminleri tutmadı ve İslam Yıldırım 14 bine yakın oy alarak milletvekili seçilmese dahi bana göre başarılı bir yarışa imza attı.
Daha ikinci tur varken “bu yazıyı neden yazıyorsun,” diye soranlar olabilir. Seçmenin tercihi ilk turda belli oldu. Bu nedenle ne yazarsanız yazın sonuç değişmeyecektir..!