Tuncay Özkan oldukça ünlü biri. Bizim meslektaşımız. Onu bir gazeteci olarak tanıdık. Cumhuriyet gazetesi, Kanal D, Show TV ve Kanaltürk gibi çeşitli medya kuruluşlarında çalıştı.
Baktı ki gazeteci yazar olarak yeterince etkili olamıyor, siyaset yaparak memlekete hizmet etme kararı aldı.
2007 yılında, jenerasyonunun tipik bir örneği olarak, "Biz Kaç Kişiyiz" hareketini başlattı.
İronik bir başlık; ‘Biz kaç kişiyiz!’
Ama olsun, değil mi ki, ismini duyuruyor! Egosu tatmin oluyor, mesele yok.
Beyimiz, bir kere karar vermiştir: ‘Türkiye’yi Erdoğan’a destek veren Türklerden geri alacaktır!’
2008 yılında ‘Yeni Parti' adlı partiyi kurdu. 2011 Seçimlerinde İstanbul’dan milletvekili adayı oldu ama seçilemedi.
Halkımız henüz büyük kurtarıcıyı tanıyamamıştı.
Kurtaracağı halkın desteği olmayınca diktiği yeni parti fidanı kurumaya yüz tutmuştu. ‘Ağaçsız bahçeyi nedeyim, varıp Kemalime gideyim,’ türküsünü söyleyerek, Kılıçdaroğlu’nun huzurunda diz çöktü, biat etti, kılıç, sağ ve sol omzuna dokundu.
Azim gibisi yoktur: Ferhat’a dağları deldiren azim, Özkan’ı CHP’de yetkili ve etkili kılmaya başlamıştı. Derken darbeci Ergenekoncu generallerle iş tutu. Çünkü onlar, zaten, ‘biz kaç kişiyiz’in tabii üyeleriydi. Amerikan’ın ve NATO’nun ‘Bizim çocuklar’ dediği darbecilerle yargılanan Özkan, altı yıl hapis yattı.
Tabi aslında altı yıl yabana atılır bir bedel değildi, bunun toplumsal karşılığının olması gerekirdi. Erdoğan hapse girip çıkınca millet onun arkasında safları sıklaştırıyordu sıra kendisine gelince ‘arafta’ kalıyordu. Oysa, ‘Ey halkım! Özkan, senin için yıllarca içeride yatmamış mıydı, önce bizim paşaları kurtarıp sonra CHP’yi kurtarıp sonra da seni kurtarmak için harekete geçmemiş miydi?’
Geçmişti... E, bu vefasızlık da neyin nesiydi?
Tuncay, siteminde haklıydı; fakat, nankör kitleler elbet bir gün uyanacaklardı; ya sabır!
Kılıç sahibi Kılıçdaroğlu, 28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybedince, ilk iş olarak, partisinde kendisi dışındaki gizli kurtarıcıları tasfiyeye başladı. İlk giden, CHP’nin Medya ve İletişim Başdanışmanı Özkan’dı.
Fakat o, bir jövelye idi. Odasıdan ayrılırken sosyal medyadaki hesabından yeni hedefini açıkladı:
“CHP’yi geri almadan Türkiye’yi geri alabilmek mümkün değildir!”
CHP’nin de aziz milletimizin de bu adamlardan çekeceği var.
Allah, bu bir avuç hayalperesti ülkemizden eksik etmesin.
Tiyatroya gitmeye gerek yok; bunları dinlemek, izlemek insanı güldürmeye de üzmeye de yetiyor.