Şehirleşmenin kaçınılmaz sonuçlarından biri de sıkı denetim mekanizmalarıyla tanışmamız. Yıllar önce sokakların güvenliğini sağlamak için MOBESE kameraları hayatımıza girdiğinde, birçoğumuz “bizi gözetliyorlar” diyerek huzursuz olmuştu. Şimdi ise sırada Elektronik Denetleme Sistemleri (EDS) var...
Bu konuda sayısız şikayet maili alıyorum. EDS kameralarıyla gelen trafik cezalarının, vatandaşların deyimiyle adeta “nefes aldırmaz” hale geldiği söyleniyor. Kimileri, EDS gelirlerinin vergi gelirlerini geçtiğini bile iddia ediyor. Elbette bu ifade biraz abartılı ancak altında yatan rahatsızlığı görmezden gelemeyiz.
***
Motorlu araçların şehir içinde ve şehirlerarası yollarda trafik kurallarına uyması bir zorunluluk. Hız sınırlarını aşmamak, hatalı sollamamak, takip mesafesini korumak gibi kurallar şüphesiz yaşamsal öneme sahip. Bu kuralların ihlal edilip edilmediğini tespit eden sistemin adı, Elektronik Denetleme Sistemi (EDS).
Bu sistem, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kontrolünde, ama belediyelerle ortak bir şekilde işletiliyor. Uygulamaya 2016’da Karayolları Trafik Kanunu’na eklenen maddeyle yasal altyapı oluşturuldu. O günden bu yana yatırım maliyetini karşılayan belediyeler, kesilen her trafik cezasından gelir elde etme hakkı kazandı...
***
EDS’leri belediyeler kuruyor, yatırımı onlar üstleniyor. Sistem kurulduktan sonra elde edilen para cezalarının yatırım maliyetine ulaşıncaya kadar %30’u, sonrasında %15’i belediyelere ya da sistemi kuran yetkilendirilmiş özel şirkete aktarılıyor.
Sistem emniyet tarafından kurulmuş ve belediyenin yatırımı yoksa herhangi bir pay aktarılmıyor.
Nerelere EDS kurulacağına, hız sınırının ne olacağı ise belediye ve emniyet yetkililerinden oluşan komisyon belirliyor. Her ne kadar kesilen trafik cezalarının yüzde 15’i belediyelere gitse de bazı yollarda bu yüzde oranı değişkenlik gösterebiliyor. Ancak kabul edelim ki bu sistem sayesinde belediyeler ciddi bir bütçe geliri sağlıyor.
***
Şehir içindeki EDS kameraları sadece hız ihlallerini değil; hatalı park, emniyet kemeri takmama, araç içinde telefon kullanma gibi trafik suçlarını da tespit edebiliyor. Avrupa’da da yaygın olarak kullanılan bu sistemin amacı, trafik güvenliğini artırmak. Ancak söz konusu cezaların caydırıcılıktan çıkıp adeta gelir kaynağı haline dönüşmesi, vatandaşla devlet arasına görünmez bir duvar örüyor!
Sözün özü; Kameralar artık hayatımızın her yerinde. Trafik kurallarına uymak, yalnızca ceza yememek için değil; can ve mal güvenliğimiz için de elzem.
Dikkat edin, cebiniz ve canınız yanmasın!
Ama bir haksızlığa uğradığınızı düşürüyorsanız hakkınızı aramaktan da geri durmayın...