“(Resûlüm!) Şimdi sen güzelce sabret.” (Me’âric - 5)
“Sabret! Onlar azabı uzak görür, biz ise yakın biliriz.” (Me’aric 5-6) İnsan, ölümün ve hesabın uzak olduğunu sanır. Oysa Allah katında kıyamet anı, bir göz kırpması kadar yakındır. Dünya gafletiyle geciktirdiğimiz her iyilik, orada pişmanlığa dönüşür.
8–10. Kozmik Dehşet ve Yalnızlık: “O gün gökyüzü erimiş maden gibi, dağlar atılmış yün gibi olur. Dost dostu sormaz.” Kâinatın düzeni bozulur; madde, mana ve insan çöker. İnsan, sevgisinden güç aldığı her şeyle bağını yitirir. O gün kimse kimseyi arayamaz, çünkü herkes kendi hesabının yüküyle baş başadır.
11–16. Kaçış Yok, Fidye Yok: “Suçlu, kendini kurtarmak için sevdiklerini fidye vermek ister; ama ne mümkün! O ateş derileri kavurur.” Dünya sevgisiyle yaşayanlar, o sevgiye tutunarak kurtulmak isterler. Fakat hiçbir bağ, hiçbir mal, hiçbir evlat insanı cehennemden kurtaramaz. Herkes sadece kendi ameline sığınır — eğer sığınacak bir ameli varsa.
17–21. İnsanın Zayıf Doğası: “İnsan hırslı yaratılmıştır; sıkıntıda feryat eder, bollukta cimrileşir.” İnsan tabiatı imtihanla açığa çıkar. Dünya nimetleri sabrı, sıkıntılar tevekkülü ölçer. Bu fani dengeyi kaybeden, sonsuz dengeyi yitirir.
22–35. Kurtuluşun Anahtarı: İman ve İstikamet: “Namazlarını koruyan, mallarında hak tanıyan, ahdine vefalı, Rabbinin azabından korkanlar...” Gerçek kurtuluş, istikrarlı kulluktur. İman bir iddia değil, yaşanan bir ahlâktır. Bu ayetlerde cennete gidenlerin özellikleri, dünyada gösterdikleri disiplin, merhamet ve sadakatle açıklanır. Başta ve sonda “namaz”ın zikredilmesi, hayatın merkezine Allah bilincini yerleştirme çağrısıdır.
36–39. Aldanmış Kitleler: “O kâfirlere ne oluyor ki, sağından solundan koşuyorlar; her biri cennete gireceğini mi sanıyor?”Dünya şatafatı, insanı hakikatin etrafında dolaşan ama ona hiç yaklaşamayan bir kalabalığa dönüştürür. İnsan, yaratılışını bilir ama ibret almaz; çünkü “bilmek”le “inanmak” arasında uçurum vardır.
Sonuç: Me’âric Suresi, dünyanın ebediyeti doğuran bir rahim, ama aynı zamanda gafletin ebedî azabı doğurduğu bir tuzak olduğunu hatırlatır. Dünya bir imtihan anıdır; kim onu “geçici” bilip Allah’a yönelirse, orada sonsuz huzur bulur. Kim de dünyayı “ebedi” sanırsa, orada pişmanlığın ebediyetini tadar.