2 kıtalık hüzzam türküye bir kıta daha eklendi..
Gara camışları üçledik!
Kaynak kişisi Muharrem Akkuş olan ‘Gara camışları vurdum bayıra’’ adlı hepimizin de illa ki duyduğu, kulağımıza alışkın, ağzımıza pelesenk olmuş bu Erzurum türküsü iki kıtadan oluşur. Son dönemlerde genelde Erzurumlu TRT sanatçıları Mehmet Çalmaşır, Nurullah Akçayır ve Aysun Gültekin’in seslendirdiği hüzzam şeklindeki bu ağıt türküye, mahalli sanatçılarımızdan Fikret Şimşek bir kıta daha ekledi. Özellikle son 4-5 yıldır proğramlarında 2 kıtalık TRT repertuarında yeralan türkü formatındaki ağıtı eklediği üçüncü kıtasıyla seslendiren Şimşek, hikayesini de bildiği parçayı revize ederken bu konuda türkünün kaynak kişisi Muharrem Akkuş’dan da onay ve izin aldığını belirtiyor, bu şekilde daha da parçanın anlam kazandığını söylüyor. Geçtiğimiz Pazar günü işinsanı Zeki Bayraktutan ile Cem Demircan’ın verdiği bir yemekte de bu parçayı yine üç mısra olarak okuyan Fikret Şimşek’in ilave ettiği üçüncü kıta şöyle: Karacamış vurdu benim yârimi/ taktı buynuzunu döktü kanını /Arkadaşlar sardı dört bir yanını/ bu kara bağrıma küstüm giderem..
---
Çek bir foto, yağlı olsun!
Özellikle cep telefonlarının yaygınlaşması ile birlikte ülkemizde amatör fotoğrafçılık da artmaya, gelişmeye başladı. Hele de iyi bir gözün varsa, genelde hobi amaçlı başlanan fotoğraf çekimlerinde kendini bir anda profesyonelliğe giderken bulabiliyorsun. İnsanın kendini ifade etme biçimlerinden en sanatsal ve en etkin olanlardan birisi olan fotoğrafçılık, stresi yok ettiği gibi daha dingin bir yaşamı da beraberinde getirdiği de sır değil. Son zamanlarda sosyal medyada sıklıkla çalışmalarını gördüğüm amatör fotoğrafçılardan biri de Suat Engin. Zabıta Daire Başkanlığı gibi son derece ağır bir sorumluluğa sahip olmasına rağmen yanındaki cep telefonu ile boş durmayıp farklı doğal manzaralar çekmeyi de ihmal etmeyen Engin, her biri yağlı boya tadındaki fotoğrafları ile bu alanda ne denli başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Bazı fotoğrafları var ki yarışmaya girse ödül alacak seviyede. İlerisinde bir fotoğraf albümü yapmayı düşünen Suat Engin’in gözünden çekilen bu iki fotoğraf, sanırım bu anlamda ne denli iddialı olduğunu ortaya koyuyordur!
--
Erzurumlu akademisyen, kısa sürede ‘Ani’ çıkışı ile farkını farkettirdi..
Arslan parçası!
Son birkaç yıldır Ani ile yatan, Ani ile kalkan, Anadolu’nun ilk Türk-İslam şehri olarak da bilinen, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası listesinde yeralan Ani Ören yerinin bilimsel kazılarıyla akademik dünyada adından söz ettiren Doç. Dr. Muhammmet Arslan’ın başarılı çalışmaları karşısında en çok gurur duyanlar da Erzurumlu olan biz hemşehrileri.. Erzurum’dan komşu il Kars’a gittikten sonra kendini arkeolojik kazılara, daha çok da kendini Ani’ye adayan Arslan, bu alanda hatırı sayılır bir kariyer elde etti. Öyle ki, 6 Şubat depremi sonrasında Hatay’a da gitmiş, burada da kazı alanı başkanlığı yapmış, kazı heyeti uzman arkadaşlarıyla arkeolojik anlamda kıymetli hizmetlere imza atmıştı. Hatay’da ki günlerini genelde çadırda, konteynerlerde geçiren Kars Kafkas Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Muhammet Arslan, gün geçmiyor ki gıpta ile bakılan bir etkinlikte olmasın. Hele de işin içinde Ani varsa!
***
İşte en son dünyaca tanınan tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı ile aynı ortamda panelist olma onurunu da yaşadı, yaşattı Muhammet hoca.. İstanbul’da Arkeoloji Müzesinde ‘Ani’yi anlamak’ konulu panelde Prof. Dr. İlber Ortaylı ile yanyana fotoğraf veren Doç. Dr. Arslan, hem dinledi hem de dinletti. Ortaylı’nın "Biz Türkiye olarak Ani'de yürütülen kazıları başkasına veremeyiz’’ görüşünün benimsendiği panelde, anlatımıyla yüzümüzü ağartan genç sanat tarihçisi hemşehrimiz, sonrasında TRT 1’de Pelin Çift’in sunduğu ‘Gündem Ötesi’ proğramında da yine Ani’yi anlattı. Doç.Dr.Arslan, Ani'nin Türk-İslam tarihi başta olmak üzere hem kazı çalışmaları hem de kazılarda çıkan buluntuların Türk sanatındaki yeri ve önemine ait yazıların yeraldığı Ani kitabının da editörlüğünü yaptı, okunma oranları yüksek makaleleri var. Alkışlarımız, kıymetli çalışmalarından dolayı hemşehrim Arslan’a gelsin, bu benim son kararımdır..
--
2 ton halıyı 15 kişi zor taşıdılar!
Bugüne kadar ne duymuş, ne de görmüştüm. Tadilat ve onarıma geçilen Atatürk Üniversitesi kampüsünde yeralan Lojmanlar Camiine yeni halı döşenirken, çalışanlar canhıraş şekilde bir taşıma gerçekleştirdi. Tırın üstünden indirilen ve toplam ağırlığı 2 tonu bulan rulo halindeki halı için tam 15 çalışan taşımaya koyuldu. 20 dakika süren taşınma esnasında bir hayli güçlük çeken çalışanlar, bunca ağırlığa sahip bütün halindeki halıyı cami içine getirip yerleştirirken oldukça zorlandı, iş bittiğinde derin bir nefes aldılar..
---
İlk defa özel sektör eliyle bir kentsel dönüşüm projesi başlatılıyor..
Daha 200 Evler yok, Nevbahar diyeceksiniz!
Erzurum’da bir tarih daha kapanıyor.. 200 Evler olarak bilinen Dadaşkent’te ki yerleşim alanı da kentsel dönüşüme girdi, bahçeli evlerin yerini artık 3’er katlı lüks konutlar alacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere, Erzurum Büyükşehir Belediyesi ile Aziziye Belediyesi’nin de içerisinde yeraldığı kentsel dönüşüm projesi kapsamında 300 parsel alanda 850 dairelik bir konut yapımı gerçekleşecek. Erzurum’da 5 şirketin ortak girişimiyle yıkımı ve yapımı sağlanacak alan, etap etap bitirilecek ve 2026 yılı sonunda tamamlanmış olacak.
***
Pega Nevbahar adı verilen proje, konut yapımının yanısıra 50’ye yakın da işyerini kapsayacak. Ankara’dan bu tarafa özel sektör eliyle en büyük kentsel dönüşüm projesi olarak da dikkat çeken proje sayesinde 200 Evler’in çirkin, çarpık görüntüsünün ortadan kalkması, 1979 yılında kooperatif aracılığı ile mülk edinmiş sakinlerin de daha modern binalarda yaşamlarını sürdürmesi hedefleniyor. İmar işlemleri hızla devam eden proje için bugünlerde özel, özgün, modern mimari tasarımları için kafa yoruluyor.
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: En fakir insan bir kuruşu olmayan değil, bir hayali olmayandır! (Anonim)
DUVARIN DİLİ: Senin sesin güzeldir, iki çay söylesene!