O işe ‘ARAS AMCA’ bakacak!
2 hafta önce bu köşede, artık açık hava müzesi haline dönüşen Üç Kümbetler’in gündüzün aksine geceleri zifiri karanlık olduğunu, alanda yapılaşmayı gerçekleştiren TOKİ’ye çağrıda bulunmuş, ‘’TOKİ AMCA BAKSANA, LAMBALARI YAKSANA’’ başlığıyla bir yazı kaleme almış ve aydınlanma istemiştik. Gerçekten de Erzurum kalesi geceleri de ışıl ışılken Üç Kümbetler civarının karanlığa gömülmesi, hatta biraz daha geç vakitlerde ürkütücü duruma gelmesi, ziyaret için bazen kafileler halinde gelen yerli ve yabancı turistleri çok üzüyordu.
Aras EDAŞ Genel Müdürü Fikret Akbaş, konunun ele alınmasının akabinde harekete geçti ve ilgili kurum amirlerinden aydınlatma konusunda araştırma yapmasını istedi. Vali başkanlığında önceden oluşturulan Aydınlatma Kurulu’nun da bu konuda bilgilendirilmesi önerisinde bulunan Akbaş, ‘’Böylesine güzel bir kentsel dönüşüm sonrası ortaya çıkan fotoğrafın daha net olması konusunda biz de elimizden ne geliyorsa elbette yaparız. Sosyal sorumluluk gereği gerekirse alanın aydınlatması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayız’’ dedi. Madem TOKİ AMCA’dan henüz daha bir ses yok, ARAS AMCA’nın himmetini beklemek bu şehrin bir insanı olarak hakkımdır, şimdiden bin teşekkür. Bu benim son kararımdır.
Baba kucağında tarih yolculuğu..
Kentsel dönüşüm ile adeta açık hava müzesine dönüşen ve hergün yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan üç kümbetlerin ziyaretçilerinden biri de daha henüz 3 aylık olan Burak oldu. Yakutiye ilçesine bağlı Umudum Mahallesi İlköğretim okulu matematik öğretmenlerinden olan babası Adem Muğdik, minik bebeği okuldaki öğrencileri ile birlikte bu tarihi yolculuğa çıkardı. Baba kucağında gezen minik Burak, belki de binlerce kişinin bile gezip görme imkanı bulamadığı bu tarihi alanı daha kundaktayken en azından göremedi gitmiş olma mutluluğunu yaşadı. Yakınlarının uzakta olması sebebiyle bebeği aynı okulda Türkçe öğretmeni olan anne Nurdan Muğdik ile beraber baktıklarını söyleyen baba Adem Muğdik, alanı gezerken kucağındaki bebek ile ilginç görüntü oluşturdu..
---
Muhalefet Rafet, rahmet istedi!
40 yıla varan gazetecilik hayatımda elbette tarihe tanıklık ettiğim, biriktirdiğim çok anı, tanıştığım çok insan oldu. Rafet Küçükali ismi, bunca yıl geçmiş asla aklımdan çıkmayan bir isim olmuştur. 1984-1989 yılları arasında Necati Güllülü’nün belediye başkanlığı yaptığı dönem, aynı partiden, ANAP’tan Meclis üyesiydi Rafet Küçükali. Bugüne kadar sayısız meclis üyesi gördüm, tanıdım, konuştum ama iz bırakan belki de on kişiden biri olan Küçükali’nin bende iz bırakmasının sebebi muhalefet oluşuydu! Özellikle de günümüzde de iyi bir şey olduğuna tam kanaat getirdiğimiz muhalefetin önderlerindendi Rafet Küçükali. O yıllarda iştirak ettiğim her meclis toplantısında mutlaka güne damgasını vuran bir isimdi, adı ‘Muhalefet Rafet’e çıkmıştı. Belki de onun döneminde meclis ile ilgili yaptığım her 10 haberin en az 8’inde onun ismi yeralmıştır illaki. Dersine çalışmış şekilde gelirdi bir defa ve gündem maddelerinin her biriyle tek tek ilgilenir, genelde de o günkü meclisin aldığı her kararda bir tek onun muhalefet şerhi olurdu. Bir defa muhalefet ettiği kişilerin kendi partisinden başkan ve meclis üyeleri olması, onun her daim manşetlerde olmasında birinci etkendi.
1980’li yılların efsane meclis üyesiydi, iz bırakanlardan olmuştu..
***
İşte o dönemler sıklıkla haberini yaptığım, ikili görüşmelerinde sohbetinden de mutluluk duyduğum Rafet Küçükali’nin oğlu Adnan Küçükali ile tanıştığımda döndüm o günlere bir daha. Halen Atatürk Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyesi olan oğlu Doçent Doktor Adnan Küçükali ile o günlerden kalma anıların sohbetini yaparken, böyle bir babanın oğlu olmaktan duyduğu mutluluğu dile getiriyordu. ‘’Ben o babanın oğluyum. Ben de aynı yoldayım ve doğru bildiğim yoldan da asla kaçmam’’ diyen Doç.Dr.Adnan Küçükali, ‘’Babam meclis üyesi iken ben çok küçüktüm. Nasıl bir meclis üyesi olduğuna dair bilgim var. Ben de ona benzediğimi düşünüyorum. Benim de muhalif bir yapım vardır ve çok işim rastgitmemiş olsa dahi bundan rahatsızlık duymadım hiç. Felsefe doktoramı da çatışan fikirler üzerine yapmıştım. Zordur, kazancı pek yoktur ama olsun. Bu da bir yaşam felsefesidir. Hatta yaşasın muhalefet diyorum. ’’ dedi. Belli ki Rafet ağabey rahmet istemiş. 2005 yılında 82 yaşındayken vefat eden Rafet Küçükali ağabeye rahmet dilerken, profesörlük bekleyen oğul Adnan hocaya da akademik hayatında başarılar diliyorum.
---
Sevimli niyet!
Ezberimiz oldu adeta. Son dönemlerde ne zaman bir genel seçim olsa, illa ki Prof.Dr. Serdar Sevimli ismi gündeme geliyor. Daha önce rektörlük seçimlerinde ismi sıklıkla geçen, aday olan ama seçilmeyen Prof.Dr.Serdar Sevimli, artık kampüsün dışına çıktı, yerel ve milletvekilliği genel seçimlerde de adı anılan isim olmaya başladı. Yaklaşan mahalli idareler genel seçimi için de kuşkusuz adaylık anlamında ismi kulislerde konuşulan Prof.Dr Sevimli, Mart’ta ki seçimlerde adaylığı düşünüyor mu,şimdiden merak konusu haline geldi bile. Yıllarca görev yaptığı Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nden bir süre önce ayrılan, özel bir hastaneye geçen Prof.Dr.Serdar Sevimli’nin, elbette karşılığı olan bir isim, adaylığı da düşünmesi normal. Peki Serdar hoca adaylık konusunda ne düşünüyor, öğrenmek istedim. İşte aldığım cevap:
***
‘’ Herşeyden önce ben bir hekimim. Tamamen günümün büyük bir bölümü ihtisas alanım ile ilgili konulara odaklanmakla geçiyor. Her ne kadar özellikle de uzağında olmasam dahi siyaset yapmak, bir başka yerde görev almak, talip olmak ilgi alanımın dışında. Kaldı ki bugüne kadar hep bir yerlerde ismim geçtiyse bu spontane oldu. Bir şekilde çok istekli olmasam dahi, bakıyorum bir yerlere savrulmuşum. Bu nasıl olmuş, anlayamıyorum bile. Çünkü bir şeyi hesap bile etmiyorsun. Elbette ki sevenimin, benim bir yerlerde olmamı isteyenlerin varlığı güzel şey. Ama dedim ya ben hiç teşebbüs etmiyorum, son anda bir yerlere gelindiğini görüyorum. Bu işler bende hep son anda oluyor. Açık bir şey söylemek gerekirse, siyasetten ziyade vizyon olarak ben rektörlüğü hepsinden çok isterim. O görevi daha çok yakıştırıyorum, en güzeli de o’’.Siyasetten ziyade rektörlüğe göz kırpıyor!
---
Biri yeşil sahaların, biri de marketlerin kaptanı!
Yılların yorgunluğunun göze çarptığı bu buluşma, kendi sektörlerinde başarılı olmalarının da ipuçlarını veriyor adeta. Saçlara ve yüz hatlarına yansımış bu yorgunluk, yaşlılığı değil, güzel, dolu dolu yaşanmışlıkları da anlatıyor aslında. Biri, defalarca milli olmuş, 100’ün üzerinde A Milli takım futbolcusu olarak saha çıkmış yeşil sahaların unutulmaz kaptanı Oğuz Çetin, diğeri de arkasında güzel bir hikayesi olan ve bugün işletmeye açtığı ve şehirde istihdama katkısı olan tam 23 marketin kaptanlığını yapan İskender Düzgün.. Saçların beyazlığı asla yaşlılığı anlatmıyor, bilakis bu aklar değirmende ağarmamış, kıymetli bir uzun ve de yorucu yolculukta edinilmiş tecrübeyi, sabrı, üst akılı ve de mütevaziliğe işaret ediyor. Bir uçak yolculuğu esnasında gerçekleşen bu buluşmanın kahramanlarını birarada görüntülemek, sosyal hayatta görmeyi arzu ettiğimiz poziyonlardan birisidir de aynı zamanda. İyi ki varlar ve iyi ki yaşamış, yaşatmışlar. Ömürleri uzun, kıymetleri daim olsun.
---
BABA SÖZLER :
Başladığın cümlenii kendin bitirmezsen, noktayı başkaları koyar! (Anonim)
DUVARIN DİLİ :
Sık sık ameliyat olun. İçiniz açılır!