Suriyeli komedyen Duraid Lahham'ın, kendi ülkesinde yaygın biçimde adlandırıldığı şekliyle Ghawwar-ıt Tavşe’nin (1934, Şam) okuduğumda gözlerimi yaşartan, boğazımı düğüm düğüm eden ve sosyal medyada hit olmuş o ünlü televizyon röportajından küçük bir kesit paylaşacağım sizinle:
Bir televizyon röportajının metin deşifresi bu...
Başlıkta deniyor ki ‘Bu sefer gerçekten hiç güldürmedi’...
(...)
Sunucu: Size kucak açmış onca devlet varken, refah içinde ve güvende yaşamak varken hem de siz ve aileniz onca tehdit alırken siz ülkenizde kalmayı tercih ettiniz, neden?
Duraid Lahham (Ghawwar-ıt Tavşe): Anneniz hasta olsa gidip hemen başka anne mi arar yoksa başında durup iyileştirmeye mi çalışırsınız? Vatan anne gibidir. Yoksul ise varlığıyız, yaşlı ise bastonuyuz, hasta ise ilacıyız, üşüyorsa elbisesi ve yalınayaksa ayakkabısı oluruz. Siz hiç toprağından göç eden ağaç gördünüz mü? Ağacı topraktan ayırırsanız o ağaç kurur. Vatan topraktır biz ise ağaç...
(...)
★★
2021 yılının Eylül ayının 21’iymiş ben bu metni ‘Sakla!’ şerhiyle ajandama not ettiğimde. Bursa’da -diliyorum ve dua ediyorum ki- sağlıklı, huzurlu bir emeklilik geçiren Oltulu sevgili ağabeyim, eğitimci Osman Albayrak, Facebook sayfasında paylaşmıştı.
★★
Şimdi Google teleskopuna gözümü dayayıp ‘Duraid Lahham’ ya da ‘Ghawwar-ıt Tavşe’ dediğimde o merceğe 265 ayrı yazı düşüyor. Hepsinde de benim yukarıda size aktardığım röportaj alıntısı hikâye edilmiş. Neredeyse aynı cümlelerle ve fakat bunların hiçbirisinde röportajın devamı veya tv versiyonu (videosu yani) yok.
Ne yazık ki başka medya kaynaklarında da yok.
Tabii sözünü ettiğim o 265 farklı yazının altlarına iliştirilmiş yorumların tümü olumlu değil. Suriyeli komedyeni eleştiren ve yaklaşımını aşırı devletçi bulanlar da var.
O yorumlardan birinde (Kaynak: Linkedin) D.K. şöyle diyor: “Bu düşünme tarzı en çok siyasetçileri sevindirir. Oysa esas olan bireyin yaşam hakkıdır. Bence Birey devlete değil devlet bireye kurban olmalıdır. En uzun devletlerde bireyin daha çok kutsandığı toplumlarda olur. Şirketlerde de bu böyledir.”
Düşünmeye değer, değil mi?
★★
Her neyse; Lahham’ın söylediklerinin biraz daha fazlasını okumayı ve size aktarmayı çok isterdim:
Mesela Türkiye’ye nasıl bakıyor bu büyük komedyen?
Türkiye’nin Suriye ve mülteciler politikasını nasıl değerlendiriyor?
Türkiye ile Batıyı nasıl karşılaştırıyor; bize bir fark tevcih ediyor mu?
Türkiye’ye iltica eden Suriyeliler hakkında ne düşünüyor mesela?
Bilmek ve size de aktarmak isterdim...
Bunu araştıracağım, belki sonra bulur sizinle de paylaşırım; ama şimdi bitirmeden şu gerçeğin altını çizmek isterim:
Hani ‘Yeryüzünde hiç kimse vatanını bizim kadar sevemez!’ romantizmine kapılıyoruz ya bazen. Lahham’ın o müthiş ifadelerini okuyunca düşündüm ki bu gerçekten çok saçma! Her millet, her kavim, her toplum üzerinde var olduğu vatanını çok sever. Hayatı pahasına ona kök salar, sahip çıkar insanlar. Daha doğrusu her toplum, her millet, her kavim içerisinde vatanseverler vardır.
Vardır da...
Bu romantizme, bu tutkuya ve bazen de fanatizme, aşırılığa sahip olanların genel nüfusa oranı ülkeden ülkeye, çağdan çağa değişir!
★★
Son bir not:
Belki merak etmişsinizdir, komedyenin lakabı Ghawwar-ıt Tavşe ne demek diye?
Arapça-Türkçe çevirmen arkadaşım sevgili Özge Yaşar sağ olsun: ‘Sorunlu Bıktıran’ demekmiş Ghawwar-ıt Tavşe.
Bununla birlikte ghawwar, Suriye Arapçasında hem sorunlu hem komik anlamlarını taşıyormuş.