Uluslararası Sakin Kentler Birliği tarafından 2016 yılında ‘sakin kent’ unvanı verilen Erzurum’un Uzundere İlçesi’nde şimdilerde ne huzur kaldı ne de sakinlik...
Kırsal Çağlayan Mahallesi, adını Tortum Şelalesi’nin gürül gürül akan suyundan ve yemyeşil doğasından alıyordu. Ne yazık ki bu sakin cennette yaşayanların başı bugünlerde heyelan ile dertte!
Geçtiğimiz hafta köyde büyük bir heyelan meydana geldi. Sadece toprak kaymadı; yollar çöktü, evler yıkıldı, toprak 12 metre yer değiştirdi. Adeta küçük çaplı bir deprem yaşandı. Aradan 10 gün geçmesine rağmen, bölgede elle tutulur bir çalışma başlamış değil!
Köylüler endişeli, umutsuz ve yalnız…
Dün o köye gittim, adeta saklı bir cennet. Kiraz ve dut ağaçları meyveye durmuş, kuşlar ötüyor, kelebekler gökyüzünde dans ediyor. Tortum Şelalesi her zamanki görkemiyle akmaya devam ediyor.
Etkilenmemek mümkün değil...
Ancak şelalenin güzelliği bölge sakinlerine artık eskisi kadar huzur vermiyor. Çünkü hemen karşısındaki tarım arazileri heyelanın izleriyle dolu. Yol çökmüş, bazı evler metrelerce kaymış. Sanki doğa verdiğini geri almaya başlamış.
Nereye baksan can yakıcı bir manzara...
Köye giden karayolu jandarma tarafından kapatılmış. Tarım alanlarının su ve elektriği kesilmiş. Üst mahalleye araçla giriş engellenmiş. Günlerdir kaymakamlık ve belediyenin kapısını aşındıran köy sakinleri, muhatap bulamamaktan şikayetçi!
Bölgede kaymanın hala devam ettiğini belirten vatandaş tedirgin, sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda hiçbir fikirleri yok. Bu belirsizlik onları asıl yıkan şey...
O talihsiz günün üzerinden günler geçmesine rağmen boşaltılan evler dışında bölgede bir çalışma başlamamış. Valilik tarafından bazı kararlar alınmış ama ya köylüye net bir bilgilendirme yapılmamış ya da alınan kararlar mahalle sakinlerini memnun etmemiş.
Tarım yapılan bölgede çiftçinin bir yıllık emeği dallarda kalmış. Seri bir çözüm üretilmez ise kirazlar, dutlar, emekler…
Hepsi dalında çürüyecek gibi görünüyor.
Aslında bu felaket sürpriz değil, yıllardır bölgedeki heyelan riski biliniyordu. Buna rağmen yeni tarım alanları açılmış, üreticiye hibe fidanlar dağıtılmış. Yani "bir şey olursa bakarız" anlayışı hakim olmuş. Öyle değilse de köylü artık böyle düşünüyor. Şimdi o ihmalin bedelini yine köylü ödüyor!
Gelecekleri için endişe duyan bölge sakinleri arasında farklı görüşler mevcut. “Heyelan oldu bitti, suyumuzu elektriğimizi açsınlar, hasatımızı yapalım” diyen de var, “ Devlet zararımızı karşılayıp toprağımız karşılığında bir yer göstersin, biz de buradan çıkalım” diyen de. Kimi ise şelalenin çevresine set yapılırsa heyelan durur umudunu taşıyor.
Patlamış yolları aşıp, bağına bostanına giden köylüler, canı kadar doğal olarak malını da kaybetmek istemiyor.
***
Peki yıllarca ihmal edilmiş bu köy ne olacak?
Tamamen boşaltılacak mı?
Yoksa pansuman tedavilerle mi yol alınacak?
Erzurum Valiliğinin en son açıkladığı karara göre; bir süre heyelanın devam edip etmeyeceği takip edilecek. Palyatif tedbirler için şelalede suyun azaldığı Ağustos ayı beklenecek. Boşaltılan evlerin yerine konteyner kurulacak.
O köy belli ki artık dikiş tutmayacak. Eğer ciddi kararlar alınıp, acil harekete geçilmezse şelale de köylü de zarar görecek. Zira şimdiden şelale turizm açısından etkilenmiş gözüküyor....
Çağlayan ara çözümler değil köklü çözüm bekliyor...