Yeni yılın ilk gününde Japonya’da meydana gelen 7.4 şiddetindeki depremde bir kez daha gördük ki, deprem değil bina öldürüyor…
Onlarca katılı binalar beşik gibi sallandı ama hiç biri yıkılmadı. Evlerin içinden gelen görüntülerde depremin şiddetinden çok insanların sakinliği ön plana çıktı. Müteahhitlerimizin bu görüntüleri tekrar tekrar izleyip, ders çıkarması gerekmez mi?
O gecenin akşamında Hakkari Yüksekova’da peşi sıra meydana gelen 4’ün üzerindeki depremler insanların adeta ödünün kopmasına yetti. Geceyi vatandaşlar dondurucu soğukta sokakta geçirdi…
Bu satırları yazarken haber ajanslarına Tunceli’de 4.2 şiddetinde bir depremin meydana geldiği haberi düştü.
Japonya’daki görüntüleri izlerken şöyle bir düşündüm; Bu insanlar yasalardan korktukları için mi bu kadar doğru iş yapıyorlar, yoksa olması gereken bu olduğu için mi?
Tereddütsüz ikincisi…
Toplum bozuksa yasayı çıkaran ve denetleyenler de insan olduğu için özünde doğru iş yapmak yoksa kanun da işe yaramaz denetim de…
İnsanın içinde dürüstlük olmayınca yapılan bina yeni de olsa bir depremde yüzlerce insana mezar olabiliyor. Elbette kanun, yasa denetim çok ama çok önemli ama önce o binaları yapan insanlar dürüst, namuslu olacak. Hiçbir şeyden çalmayacak…
Onu denetleyen de dürüst olacak. Gördüğü tek bir eksik o müteahhittin bir daha bu işleri yapmasına engel kılınacak…
Bakın bu kadar deprem yaşadık, henüz yeni inşa edilmiş binalar insanlara mezar oldu, akıllarda ne kaldı?
Yalnızca yerle yeksan olan yapılar ve göçük altında can veren on binlerce vatandaşımız…
Deprem uzmanları her gün ekranlarda bas bas bağırıyor, bölge bölge deprem gerçeğini anlatıyor...
Ancak o binaları yapanlar dahil kimsenin dikkate aldığını şahsen düşünmüyorum! Hala yüksek katlı onlarca bina yapılıyor, kaçı depreme dayanıklı kimse bilmiyor...
Erzurum’da da tehlike çanları çalıyor!
Kent ikinci derece deprem kuşağında, etrafı ise ateş çemberi…
Biz ha bire çok katlı bina yapıyoruz. Hiç kimse ne oturduğu ne aldığı evin depreme ne kadar dayanıklı olduğunu sorgulamıyor!
Bırakın evleri koskoca Şehir Hastanesinin deprem için özel olarak yapılan izolatörleri kapatılmış bu şehirde…
Bırakın Japonya gibi 7. 4 şiddetindeki bir depremi olası 5 üzerinde yaşanacak bir sarsıntı bile belimizi bükebilir!
Yeni yılda aklımızı başımıza almamız dileğiyle…
bide bu kafayla yerli uçak yapacakmışız. Daha toprağın üstünde durabilen yapı inşa edemiyoruz :))))
Maraşta olanlar Erzurumda da olabilir. Erzurum ovasının alüvyonlu topraklarına doğru şehri imara açıp binalar diktiğinizde olacağı tam da budur. Sayın yazar çok doğru ve çok yerinde bir yazı yazmış. Son cümlesi hariç.. Aklımızı başımıza almak temennisi güzel de, olmayan şeyin başa alınması ne kadar mümkündür ki...Bu kafayla (şark kurnazlığı), Kader planı, fıtrat gibi kavramları topluma yutturabilirsiniz de deprem (sünnetullah) gerçekleştiğinde olabilecek yıkımları önleyemezsiniz...
Neden böyle?.. Japonlar bilimi, teknolojiyi, adaleti yerine getirip tedbir alıyorlar. Onlarda imar yasası yok, bizde 22 kere imar yasası çıktı. Biz bilimi, teknolojiyi, adaleti yerine getirmiyor, sadece dini duygulara sığınıyoruz. Tabii ki netice budur. Allah, Rum -41, Şura -30, İsra -13, Ali İmran - 165. ayetlerde bizi uyarıyor. Ama biz ne bilimi, akılı ne de bu ilahi emirleri görmek istediğimiz için, bu afetlerden kurtulamıyoruz. Öyleyse hem bilimin hem de bu ilahi emirlerin bildirdiğini yerine getirmeliyiz. Yoksa kadere sığınmakla bu afetlerden kurtulamayiz. Kader; deprem, yağmur, yer çekimi, suyun kaldırma kuvveti gibi ilahi kanunlardir. Bunlara karşı tedbir almamak ve bu felaketlere düçar olmak, bizim hata ve eylemlerimizdir. Kimse hatalarına sığınıp buna kader deyip, hâşâ suçu Allah'a atamaz,. Bu büyük bir duyarsızlık ve inkârdir. Öyle ise bütün bunları yerine getirip bu afetlerden kurtulmalıyiz. Selamlar.