Türklerin yaşadığı ülke manasına gelen Kırgızistan, 1990 yılında egemenliğini, 1991 de ise bağımsızlığını resmen ilan etmiş. 21 Aralık 1991 tarihinde Bağımsız Devletler Topluluğuna üye olan Kırgızistan, bağımsızlık sonrası Türk Cumhuriyetleri içinde siyasi ve ekonomik anlamda en aktif uluslararası ilişkiler politikası izleyen, liberal ve demokratik ülke olmuş.
Demokratikleşme alanındaki gelişmeler ne yazık ki ekonomik ve sosyal yaşama pek yansımamış. Orta Asya ülkeleri arasında ekonomisi en sıkıntılı ülke Kırgızistan diyebiliriz. Ülkede hala Rusya eksenli ticaret politikası izlenmesi bu ülkeye bağımlılığın devam etmesine yol açmış.
SSCB döneminde ciddi baskı altında kalan Kırgız Türkleri, kendi ana dilleri yerine Rusça konuşmak zorunda kalmış. Öyle ki bugün 7’den 70’e her kez ana dili gibi Rusça konuşuyor. Çok az kişi Kırgızca konuşuyor, hatta yerel dil kullanmak kimi zaman geri kalmışlığın göstergesi olarak algılanıyor…
Her ne kadar Rusya bu halk üzerinde etkili olsa da onlar Türk geleneklerinden hiç vazgeçmemiş. Büyüye saygı hala en temel unsur. Kadının ailede baş tacı edilmesi, çocukların doğal ortamda yetiştirilmesi, çocuk sayısının fazla tutulması, bayrağa vatana ve İslam’a bağlılık devam ettirilmiş.
Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek mimarı yapısıyla Moskova’nın arka sokaklarını andırıyor, Başkent olmasına rağmen geri kalmış denilebilir. Caddeler bakımsız olsa da oldukça geniş, hız sınırı ise 70 ile 50 km... Her nereye gidecekseniz mutlaka zaman hesabı yapmanız lazım çünkü sürücülerin tamamı hız sınırına uyuyor.
Kentin tamamı merkezi sistemde kömür ile ısıtılıyor. Doğalgaz da var ama çok sınırlı. Ülkenin para birimi Som, bizim paramız geçen aylara nazaran çok değer kaybetmiş. Şu sıralar 1 TL 4 Som civarında.
Tanrı Dağları’nın eteklerindeki Bişkek’te bizi adeta bir vaha karşılıyor. Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitesi kampüsüne girdiğimiz andan itibaren kendimizi ülkemizde hissediyoruz. Hatta Erzurum’da hissediyoruz desek abartmayız zira bizleri karşılayan ve ana kadronun büyük kısmı hemşehrimiz…
Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, göreve gelir gelmez alanında başarılı birçok ismi kadrosuna katmış. Birçok Erzurumlu akademisyen şu an Manas’ta adeta tarih yazıyor.
Dört dilde eğitim veren eğitim yuvası dünya sıralamasına ilk 1000 içerisine, 46 ülkede ise iş garantili üniversiteler arasına girmiş.
İngilizce eğitim veren Tıp Fakültesi kuruluşunu tamamlayan Rektör Ceylan ve ekibi, açılış için YÖK’ten talep ettiği kadroyu bekliyor.
Alanında başarılı akademisyenleri kadrosuna katan Ceylan, öyle bir sistem oluşturmuş ki hocalar yalnızca öğrencileri ile değil halk ile de bütünleşmiş. Türkiye’nin dost gücü Kırgızlara en derin duygularla hissettirilmiş.
Manas’ta eğitim gören öğrenciler aynı zamanda köklerinin farkına varmış. Başta Kırgızistan olmak üzere Türk Cumhuriyetlerinden ve Türkiye’den binlerce genç Manas’ta eğitim görüyor. Mezun olan tüm öğrenciler anadilleri gibi Türkçe konuşuyor ve kültürümüzü yakından biliyor. Prof. Dr. Ceylan ve ekibi uygulamalarıyla Kırgızları özlerine kavuşturmak için kısa sürede inanılmazı başarmış.
Kapılarımız da gönlümüz de sonuna kadar açık
Türkiye’de gençlerin Manas Üniversitesini tercih etmelerini isteyen Rektör Alpaslan Ceylan, görevde kaldığı üç yılı şöyle özetliyor;
“ Orta Asya benim için ata yurt, yıllardır zaten bu bölgelerde bulunuyordum, derin dostluklarım vardı. Bana bu görev verildiğinde hiç düşünmedim, gelir gelmez de kolları sıvadım. Ekibimle beraber Manas’ı daha ileri nasıl götürebiliriz diye kafa yorduk. Alanında iyi akademisyenleri kadromuza aldık. Hiçbiri ikilemeden bu görevi kabul etti. Bugün Manas gerek eğitim seviyesi gerek uluslararası yayınlarda Dünya’da en iyi üniversiteler arasında.
Biz bugün Bişkek’te bir tohum ekiyoruz, mezun olan gençlerimiz yarın bu ülkeyi yönetecek. Ortaya bir vizyon koyduk, İletişim Fakültesi bünyesinde Manas Medya’yı kurduk. Bağışçılarımız sayesinde karasal yayın yapan ciddi bir televizyonumuz var. Bişkek’de çok izleniyor, hedefimiz uyduya çıkmak. 15 bin kişiye hizmet veren sağlık kuruluşu oluşturduk. Kampüsün kapılarını Kırgızlara açtık, akşam olunca herkes buraya geliyor. Türkiye’den öğrencilerimiz rahatlıkla Manas’a gelip eğitim görebilir. Türkiye’de harcayacağı eğitim masrafı kadar bir masrafı olacak ama kaliteli eğitim alacak. Bişkek’te tek parasız üniversite biziz, yurt dışından da yoğun talep var.
Yolunuz Bişkek’e düşerse şunları yapmadan dönmeyin
Kırgızistan’a gitmişken Tanrı Dağları’na mutlaka çıkın. Buz gibi akan dereye ayağınızı sokun. Ama birkaç dakika kadar kalın çünkü donma tehlikesi yaşayabilirsiniz. Tanrı Dağları’nda uzun soluklu yürüyüş yapın, ciğerlerinizin açıldığını hissedeceksiniz. Türkiye’de yakından görmediğiniz sevimli hayvanlar ile karşılaşacaksınız. Sincaplar için cebinizde ceviz bulundurun.
En acı anıt!
Tanrı Dağları’na gitmeden önce Ata Beyit (Babaların Mezarlığı) Ulusal Tarih Anıt mezarlarını mutlaka ziyaret edin. Kırgızların bağımsızları için nasıl bir mücadele verdiğini yaşlı gözlerle şahit olacaksınız. Stalin'in emriyle kurşuna dizilen 138 Kırgız aydın, Ata Beyit'te yaşatılıyor. Hunharca katledilen aydınlar buradaki eski tuğla fabrikasının fırınlarına atılmış.
Katliama tesadüfen tanıklık eden bekçi Abıkan Kıdıralıyev'in kızı Bübüyra Kıdıraliyeva'nın, babasının vasiyetini 18 yıl aradan sonra istihbarat çalışanı Bolot Abdrahmanov'la paylaşmasıyla infaz edilen kişilerin ceset kalıntılarına ulaşılmış.
O anlara şahit olan Kıdıralıyev, yıllar sonra kızına durumu anlatmış ve gerekli şartlar oluşursa yetkililere anlat diyerek vasiyet etmiş. Babasının ölümünden yıllar sonra bağımsızlığına kavuşan ülkede Bübüyra Kıdıraliyeva, vasiyeti yerine getirmiş. Yapılan DNA testlerinde kimlikler tespit edilmiş. Katledilenler arasında Dünyaca ünlü yazar Cengiz Aytmatov'un babası dönemin Ticaret ve Sanayi Başkanı Toleykul Aytmatov da var.
Bişkek’e 25 kilometre mesafede Tanrı Dağı eteklerindeki Taş Döbö Köyü yakınlarında yer alan Ata-Beyit Ulusal Tarih ve Anıt Kompleksi, ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Askar Akayev'in girişimiyle, 2000'de inşa edilmiş.
Cengiz Aytmatov Meydanı
Bişkek’te görülmesi gereken önemli yerlerin başında dünyaca ünlü Yazar Cengiz Aytmatov’un heykelinin de bulunduğu meydan var. Her ne kadar veterinerlik eğitimi alsa da o yazarlığı ile üne kavuşmuş. Türk dünyasının önemli yazarlarından olan Aytmatov’un eserleri 150’yi aşkın dile tercüme edilmiş. Aynı meydanda Kırgız askerlerin bayrak nöbeti değişim törenini izlemenizi tavsiye ederim.
Dordoy Pazarı
Başkentte elbette büyük AVM’ler de var, teknoloji mağazaları sayısız. Vergi olmadığı için bir çok teknolojik ürün, Türkiye ile yarı fiyatına satılıyor. Ancak ülkenin ekonomisi daha çok konteynerden oluşan Dordoy Pazarı’nda atıyor. Ne ararsanız bulacağınız pazar, Kırgızlardan çok bölgeye zamanında çöreklenmiş FETÖ’cülerin elinde. Gözle görülmese de durum maalesef bu.
Medine Pazarı
Uçsuz bucaksız Medine Pazarı’nda dünyanın tüm kumaşlarını bulmanız mümkün. Hatta bulunmaz Hint kumaşı bile var. Yeter ki alacağınız kumaşı hayal edin. Bölgenin en iyi kumaş pazarı olan Medine Pazarına dolarla gitmeyin çünkü tüm para alış verişi yerel para birimi Som ile yapılıyor.
Kırgızistan’ın incisi, Issık Gölü
Deniz seviyesinden 1608 metre yükseklikte, ortalama derinliği 270 metre, uzunluğu 182 kilometre ve genişliği 60 kilometre olan gölün suyu, Tanrı Dağlarındaki karların erimesiyle oluşuyor. Ünlü Kırgız Yazar Cengiz Aytmatovun’un romanında “mehtabın yeryüzünde en güzel izlendiği yer “ dediği Issık Gölü, adeta bir deniz görünümde. Eski dönemlerden beri Türkler buranın kutsal olduğuna inanıyor. Issık Gölü her yıl dünyanın bir çok ülkesinden turist ağırlıyor.
Kırgız çadırına konuk olun
Hazır oralara gitmişken mutlak bir Kırgız’a misafir olun, sizi başının üzerinde tutacaktır. Tercihe göre kımız içebilirsiniz, kara ya da yeşil çay ikram edecekler. Mutfakları ise tamamen et ve hamurdan oluşuyor. Katlama, haşlama köy yumurtası ve kurut en temel yiyecekleri. Keçe çadırlarda yer sofrasında yapılan muhabbetler ise doyumsuz keyifli...
Türklere yoğun ilgi
Kırgızistan’da her nereye giderseniz gidin Türk olduğunuzu öğrenen herkes tarafından olağanüstü bir sevgi ile karşılanıyorsunuz. En çok Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve sanatçı Tarkan tanınıyor. Kardeş ülke yorumları yapılıyor. Bişkek’te Manas Üniversitesi yerel halk için Türkiye demek. Derdi olan da Türkiye’ye özlem duyan da üniversitenin kapısını çalıyor. Özellikle Karabağ zaferi sonrası Kırgız Türklerinde bir öz güven oluşmuş. Rusya kadar Türkiye’nin de güçlü olduğunu düşünüyorlar. İşte bu düşünce hem Türkiye Büyükelçiliğine hem de Manas Üniversitesi Rektörü Alpaslan Ceylan’a büyük sorumluluklar yüklemiş durumda.
Ülkede bir çok dinin misyonerleri adeta cirit atıyor. Uzunca süre Rusya güdümünde kalan ülkede İslam’a büyük bir ilgi var ama yeterli çalışma yok. Günün sonunda dönüp Bişkek’e baktığınızda tüm Türk İslam coğrafyası gibi düştüğü yerden kalmak için verdiği mücadeleye şahit oluyorsunuz. Ve içinizde aynen şu cümleler geçiyor, “Çok acil birlik olmamız güçlenmemiz gerekiyor.”
Sevda hanım sizleri burada ağırlamaktan çok mutlu olduk. Ayrıca Kırgızistan tahlilleriniz çok yerinde ve isabetli olmuş. Sevgilerle