Medeni olma hâli, insanın kaba bir yolculuktan başlayarak kendi özsuyuna doğru geçirmiş olduğu bir incelme sürecidir. Kişinin doğa ile mücadele ederken galip gelme adına teknik imkânları kullanarak kabalığını teknolojiye yükleme becerisini medeniyet olarak göstermektedirler. Kaba hâl, eşyaya yüklenince kişi teknolojik imkânlar vasıtasıyla kendisine daha konforlu alan oluşturmaktadır. Bu konforlu alan oluşurken teknoloji vahşileşmekte, insan ise santimantal bir tavra bürünmektedir.
Yemek yerken, çatalı kullanan adamın kendisine konforlu bir alan açması ile kıtalar arası yolculuk yapan kişinin kendisine oluşturmuş olduğu konfor arasında amaç olarak bir fark bulunmamaktadır. Ortada kişinin doğal hayata karşı geliştirmiş olduğu bir rahatlık, bir üstünlük oluşturma çabası vardır.
İnsan bu süreçte teknolojiyi, hedefi ile uyumlu hâle getirerek kendisine üstünlük oluşturmuş, kendisine engel olabilecek her türlü olumsuzluğu belirli dereceye kadar ortadan kaldırmıştır. Teknoloji eylem uyumu, kendi içinde mükemmel bir görüntü arz ederken, o imkânın oluşumu için harcamış olduğu emek, başka canlıların hayat hakkını, yaşamını yok etmiştir. Sistem çevreye, diğer canlılara az çok zarar vererek insan lehine bir durum oluşturmuştur.
Teknoloji amaç uyumu aynı zamanda vahşiliği de beraberinde getirmiştir. Bu vahşet teknoloji vasıtası ile yapıldığı için insanlar bu gaddarlığın seviyesini tam olarak görememektedir.
Bir fabrikanın atıkları doğayı ziyadesi ile kirletirken, fabrikada üretilin maddeler insanlara aşırı bir kazanç, mutluluk, rahatlık ve konfor oluşturmaktadır. Kurduğu düzenek ile tonlarca balığı avlayan balıkçılar, insanların gözünde mızrakla ile bir tek balığı avlayan köylüden daha medeni bir görünüm sergilemektedirler.
Kapitalizmin vahşi yüzü, insanları doğadaki her türlü duruma karşı daha gaddar hâle getirmiştir. Teknoloji gaddarlığa masumiyet elbisesi giydiren araç olmuştur.
Kapitalizm aşkıyla teknolojiye medeniyet kisvesi giydiren Batılılar, teknolojik üstünlüğü çıkarlarına alet etmişlerdir. Zaten emperyalizm çıkar ile teknolojinin ittifakından doğmuştur. Batılılar çıkarlarını teknoloji ile çok derinlere indirmiş, teknolojiyi medeniyetin sacayaklarından birisi olarak görmüşlerdir.
Amerika Birleşik Devletleri Vietnam’ı işgali ederken II. Dünya savaşında kullanılan bombalardan daha fazlasını Vietnamlıların üzerine atmış, Vietnam’da dokuz bin köyü ya tamamen ya da kısmen ortadan kaldırmış, 10 milyon hektar tarım arazisini, 5 milyon hektar orman alanının mahvetmiş, 1 milyondan fazla asker ve sivilin canını almış, milyonlarca hayvanı telef etmiştir.
Amerika bu katliamı yaparken teknolojik imkânları kullanmıştır, Amerika’nın doğaya vermiş olduğu zararı Moğollar verememiştir. Fakat Amerikalılar gaddarlığı teknoloji üzerinden yaptıkları için kendilerini daha medeni, daha insancıl göstermeyi başarmışlardır. Teknoloji insanın doğa ile ilişkisine, insanın insan ile ilişkisine daha farklı bir boyut getirmiştir.
İnsanlar teknolojiyi kullanarak kendilerini yenilmez bir güç hâline dönüştürmüşlerdir. Zaten doğada güçlü olanların yaşayacağı tezinden hareket eden zihniyet, güçlü olmak için teknolojiye sığınmak mecburiyetindedir.
Gücünü, teknoloji üzerinden eşyaya yükleyen insanlar, davranışlarında, düşüncelerinde doğadaki diğer canlılara karşı ilişkilerinde daha nazik olmaktadır. Sert doğa kanunlarının geçerli olduğu ortamlarda nazik olanların ayakta kalması ve kendilerini diri tutması oldukça zor olmaktadır. İşte bu noktada devreye teknoloji girmekte, insanlar teknolojiyi kullanarak her türlü canlıya karşı kendilerine hayat garantisi elde etmektedirler. Çünkü kendisi incelirken, kullandığı eşyası vahşileşmektedir.
Nazik olan, incelen ve kırılgan hâle gelen inşaların dayanakları teknoloji olmaktadır. Teknolojiye dayanmayan ve kendisini yenilemeyen her millet, ya kaba olmak ya da teknolojiyi geliştirmek zorundadır. Aksi takdirde dünya üzerinden silinmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Batı insanı teknolojinin arkasına sığınarak kendisini üstün göstermektedir. Doğa ile çok daha barışık olan Anadolulunun misafirperver bir köylüsü sıradan bir şehirliden çok daha medeni ve insancıl bir dünya görüşüne sahip olmasına rağmen binmiş olduğu merkebi, şehirlinin arabasının yanında çok geri kalmaktadır. Bu da medeni olma durumunu karmaşık hâle getirmektedir.
Elinize sağlık değerli hocam.