Eğitim, bir milletin geleceğini belirleyen en önemli unsurdur. Ancak bugün eğitim denildiğinde, çoğu zaman yalnızca meslek sahibi olmak ve sınav kazanmak akla geliyor. Oysa “Maarif davası, bir milletin varoluş davasıdır.” Çünkü bir milletin kaderini belirleyen, gençlerine verdiği eğitimdir. Eğer eğitim sadece bilgi vermekle sınırlı kalırsa, o toplum ruhunu kaybeder.
Nurettin Topçu’nun dediği gibi, “Maarif davamız, insanımızı sadece meslek sahibi yapmak değil, onu insan yapmak davasıdır.” Günümüzde okullar öğrencileri bilgiyle donatıyor, ancak onların manevi gelişimini göz ardı ediyor. “İlim, irfanla birleşmedikçe kuru bir ağaç gibidir.” Bilginin yanında irfan da verilmeli ki, eğitim gerçek anlamını bulsun.
Eğitimin temel amacı yalnızca bireylere meslek kazandırmak olmamalıdır. “Maarifin vazifesi, yalnız istidat sahiplerine diploma dağıtmak değil, ruhları yükseltmek, millete heyecan vermektir.” Okullardan çıkan gençlerin yalnızca teknik becerilere sahip olması yetmez; onların idealleri, ülküleri, vatan ve millet sevgileri de olmalıdır.
Topçu’nun şu sözü de eğitimin yönünü göstermektedir: “Hürriyet, insan ruhunun en büyük ihtiyacıdır.” Eğitim, bireylere sadece bilgi aktaran bir süreç olmamalı, aynı zamanda onların özgür düşünmesini, sorgulamasını ve üretmesini sağlamalıdır. Ezberci ve baskıcı bir eğitim anlayışı, gençlerin potansiyelini köreltir.
Eğitimde ihmal edilen bir diğer husus ise ahlaki ve manevi eğitimdir. “Eğitim, insanın sadece aklını değil, ruhunu da terbiye etmelidir.” Eğer bireyler sadece bilgiyle donatılır, ancak ahlaki değerlerden yoksun bırakılırsa, toplum ilerleyemez. “Mektep, cemiyetin ruhunu yoğuran bir ocaktır.” Okullar, yalnızca ders anlatılan yerler değil, aynı zamanda toplumun geleceğini inşa eden mekanlar olmalıdır.
Gençlerin aldığı eğitim, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir meseledir. “Milletlerin geleceğini tayin eden, gençliğin aldığı terbiyedir.” Eğer gençler, milli ve manevi değerlerle yetiştirilmezse, ülkenin geleceği de tehlikeye girer. Bu yüzden eğitim, sadece bir akademik süreç olarak görülmemeli, aynı zamanda bir karakter ve şahsiyet terbiyesi olarak ele alınmalıdır.
“Mektepler yalnız bilgi yuvaları değil, ahlakın da mabedi olmalıdır.” Bilgi, ahlak ve vicdanla birleşmediğinde, eğitim gerçek anlamını yitirir. Okullardan mezun olan bireyler, yalnızca meslek erbabı değil, aynı zamanda iyi insanlar olmalıdır. “Mektep, yalnızca meslek öğreten bir yer değildir; o, insan ruhunu besleyen bir ilim ve irfan yuvasıdır.”
Sonuç olarak, Nurettin Topçu’nun eğitim anlayışı, günümüz maarif sistemine ışık tutmaktadır. Eğer eğitimi sadece akademik başarıyla sınırlarsak, millet olarak gelişmemiz mümkün olmaz. Maarif davamız, hem aklı hem de ruhu besleyen bir eğitim anlayışını benimsemekle çözülecektir. Çünkü “Maarif davası, bir milletin varoluş davasıdır.”
Yeni maarif modeliyle, Nurettin Topçu’nun hayal ettiği ahlak ve irfan temelli eğitime ulaşacak, bilgiyi irfanla buluşturan bir anlayışla ideal insan yetiştirme yoluna girecek, eğitimi yalnızca meslek edindirme aracı olmaktan çıkarıp insan inşasına yönelterek medeniyet tasavvurunu hayata geçireceğiz.