Herkes konakladı gitti onlar gitmedi
Kadim dostlar!
Geçmişi yaklaşık 2 bin 500 yıla dayanan Erzurum kalesi, günümüze kadar sayısız medeniyete şahitlik etti. Milattan sonra 5’nci yüzyılda Bizanslılar tarafından yaptırıldığı sanılan kalede Moğollardan tut, Selçuklulara, Müslüman Araplardan tut, Saltuklulara, Osmanlıdan tut Ruslara kadar bir çok döneme şahitlik eden kalenin sakinleri, bir bir geldi gittiler ama gitmeyenler hep bu kuşlar oldu. Kalenin dış tarafında bulunan sur altı duvarlarında ki zamanla oluşan oyuklar, kuşlara her dönem ev sahipliği yaptı. Onca yıl geçmesine rağmen bir gitmeyen, ev sahibi olarak hep bu kuşlar kaldı.
***
Duvar oyuklarında kendilerine yuva yapan kuşl
ar, nesiller boyu yaşamlarına burada devam ederken, konjonktür onlara hiçbir zaman işlemedi, etki etmedi. 16’ncı yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman ve 19’ncu yüzyılda Sultan Mahmut tarafından iki defa onarımdan da geçmesine rağmen kalede bu kuşların yuvalarına dokunulmadı, onlar yine yerlerinde, yuvalarında kaldı. Erzurum Kültür ve Turizm İl Müdürü Ahmet Yer’in, ‘’hiçbir dönem 2025’de ki ziyaretçi akınına uğradığı kadar uğramadı’’ dediği kalenin adeta bekçileri olan farklı türdeki kuşlar, kıyamete kadar da burada konaklayacağa benziyor.
--

Görenler hayranlıkla izledi
Dantelli Palandöken!
Palandöken, özellikle uzun, elverişli pistleri yanında görsel güzelliği ile de dünyada örnek gösterilen sayılı kayak merkezlerinden biridir. Ünü her geçen gün artan, bu da gelenlerin sayısından belli olan Palandöken, sadece kayak ve kayak turizmi ile ilgili olanların değil, kadim şehrin yöre insanının da kutsallarından biri. Artık tamamen kışı, karı bekleyen Palandöken, önceki gün sabah saatlerinde ki bir manzara ile görenleri daha da büyüledi. Dağın hemen tepesinde biriken bir bulut parçası adeta kadınlarımızın ince eleyip sık dokuduğu dantelleri andırıyordu. Tam da Ejder tepesinde, Palandöken’in üzerine örülü halde oturan bulut danteli, annelerimizin o bildik ev içindeki özenini de hatırlattı bize. Doğa ana tıpkı annelerimizin masa örtüsü, viskoz örtüsü, kasnak işleri, kasnak duvar süsleri, kapı süsleri, kahve tepsi örtüsü ya da televizyon sehpasında kullandığı gibi çalışmış, ortaya nezaket sunmuş, emeğine sağlık. Bir saat bu şekilde kalan bulutlar dağılırken, günün anısına geriye çektiğimiz bu fotoğraf karesi kaldı.
--
Entertipi kaldı geride..
Rıfat Özaras.. Pasinler ilçesinin değerlerinden birisiydi, geçtiğimiz hafta vefat etti. Oldukça kalabalık bir cemaat topluluğu ile son yolculuğuna uğurlanan Özaras, 1968 yılında kurulan, bugün tarih olan Pasinler’in Sesi adlı yerel gazetenin herşeyiydi. Hem sahibi, hem Yazı İşleri Müdürü ve hem de mürettibiydi. Sessiz, sakin ve efendiliği ile tanınan, hiçbir zaman reklamını yap
mayan, sosyal medya da kullanmayan Rıfat Özaras için varsa yoksa, yıllarca çalıştığı entertipiydi. Günümüzde tarih olan entertip ile dijital dünyaya geçişe rağmen gazete çıkarmaya devam eden Özaras, uzun süre direndi ama birkaç yıl önce artık nokta koymanın zamanı geldiğini anlamıştı. Entertip yanındaydı ama sadece hatıra olarak yanında tutuyordu. Bir uzvu gibiydi bu emektar dizgi makinası. Kendisinden oldukça yaşlı entertipi kaldı ama o fani dünyadan göçtü, gitti. Miadını doldurmuştu entertipi ama 67 yaşındaki Rıfat Özaras, oldukça onun yanında çok genç sayılırdı. Beklenmeyen, genç ölümlerdendi. Ailesinin, sevenlerinin ve tüm Pasinlerlilerin başı sağolsun, rabbim rahmet eylesin.
--
Kayıp ağabeyi için NATO’nun bile kapısını aşındırmış
Aramadık yer bırakmadı
Erzurumlu matbaa yöneticisi Adnan Kontlar, 75 yıldır Kore Savaşı’na giden ama dönmeyen ağabeyi Nevzat Kontlar’ın akıbetini me
rak edip durur oldu. İzmir’de asker iken 1950 yılında çıkan Kore savaşına katılan ağabey Nevzat Kontlar’ın en küçük kardeşi olan Adnan Kontlar ve ailesi, aradan onca yıl geçmiş olmasına rağmen arayışlarına devam ediyor. Milli Savunma Bakanlığı ile her daim irtibatlı olan, ağabey askere gittiğinde 10 yaşında olan Adnan Kontlar, bu konuda arayışlarını sürdürürken, NATO Genel Sekreterliği’nin bile kapısını çalmış, bir hayli de aşındırmış. En azından mezarını bilmek istediklerini söyleyen Adnan Kontlar, her gün ağabeyinden gelecek bir haberi bekliyorlar, onun hayaliyle yaşıyorlar. Bir fotoğrafı bile olmayan, şehit edildiğine emin oldukları ağabeyi Nevzat Kontlar’ın mezar yerinin belli olması için kalan ömrünün son gününe kadar arayışına devam edeceğini belirten Adnan Kontlar, ‘’Rahmetli annem her zaman ‘Nevzat, Nevzat’ der dururdu. Her kapı çalındığında koşar, ‘Nevzat’ım geldi’ derdi. Rahmetli anacığım Nevzat ağabeyimin kahrından vefat etti’’ dedi.
***
85 yaşında olduğunu, en son Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden göre
vlilerin geldiğini, DNA için kendisinden saç teli örneği alınacağını bildirdiklerini söyleyen Kontlar, bekar olan ve geride sadece kendisi gibi gözü yaşlı kardeşlerinin, şehir olduğuna emin oldukları ağabeyinin yerinin bulunması için ne gerekiyorsa yapacağını ifade ediyor.
Yıllar içinde Kore savaşına katılan bir çok asker ile görüştüğünü, bazı onunla beraber giden arkadaşlarının Kore savaşının akabinde ki Kunu-ri çarpışmasında savaş alanında gördüğünü söylediklerinii belirten Kontlar, ‘’En çok şehit verdiğimiz Kunu-ri muhaberesinde ağabeyimizi kaybettiğimiz ihtimali üzerinde duruyoruz ama nu konuda da yetkili makamlardan bilgi alamadık, alamıyoruz’’ ifadesini kullandı.
--

Farklı yöntemleri ile fizik tedavide çığır açan Emrah Ardıç, çekici bir sağlık yatırımının da öncüsü olmuş
Hayırlı enişte
2003 yılında evlendikten sonra Erzurum’a yerleşen Antalyalı uzman fizyoterapist Emrah Ardıç, yıllardır hayalini kurduğu Termal Fizyoterapi Merkezi’nin açılacak olmasını sağlamanın mutluluk ve gururunu yaşıyor. Şehir Hastanesi’nde görevli olan, özel bir hastanede de danışmanlık hizmeti veren, uyguladığı başarılı tedavi sayesinde hasta sayısı önemli ölçüde artan Emrah Ardıç, sadece fizyoterapist değil, manuel terapi ve hacamat gibi alternatif tedavide de parmakla gösterilir hale geldi. Özellikle normalde devlet hastanelerinde sıra beklenen yürüyüş robotu ile farkındalık ortaya koyan Emrah Ardıç, hayır dua da alıyor. Uyguladığı farklı yöntemler ile hastalarının kısa zamanda iyileştirmesi ile dikkat çeken, bu konuda da bayağı bir isim yapan Ardıç’ın öyle ki, boş zamanı bile yok. 3.ligde iken Büyükşehir Belediye Erzurumspor kulübünde de görev yapan, bugün bir çok futbol kulübüne de fizik tedavi konusunda yardımcı olan, sahasında tanınan başarılı uzman fizyoterapist, hep termal suyu ile meşhur Erzurum’u bu konuda öne çekme düşüncesi içindeydi, böyle bir hayali vardı.
***
Nihayetinde ilk başlarda çok sıcak bakılmayan Termal Fizyoterapi Merkezi için sonunda yöneticilerin kulağına su kaçırmayı başardı! Atatürk Üniversitesi ile Aziziye Belediyesi arasında mutabakat sağlandı, Ilıca kaplıcalarında bu merkez için gerekli hazırlıklara süratle başlandı bile. Aziziye Belediyesi ile protokol yapmak üzere olan Atatürk Üniversitesi’nin Genel Sekreter yardımcılarından Ömer Faruk Töremen ile hazırladıkları baylı, bayanlı havuzu da olan termal fizyoterapi merkezi için artık gün sayan Ardıç, ‘’Hayalim gerçek oluyor, nihayet termal su kullanılarak fizik tedavi hizmeti sunulabilecek, Erzurum Türkiye’de bu alanda ses getirecek’’ diyor. Eniştenin methini hep duyardım ama böylesine önemli bir sağlık yatırımı için öyle devasa adımlar attığını bilmiyorduk, yeni öğrendim, beynine sağlık, ömrüne bereket, bu benim son kararımdır.
TUTTUĞUM BABA SÖZLER: Uzun konuşanı kısa dinlemek lazım! (Farabi)
DUVARIN DİLİ: Gidene asfalt bile dökeriz. Maksat rahat yol alsın!