Çift şerit, maharet!
Esasında son derece riskli bir işti.
Nihayetinde TBMM’nin uhdesinde bir binaydı kongre binası, ama o binanın, dokunulması düşünülmesi bile mümkün olmayan bahçe duvarını geri çekmek bile, farklı spekülasyonlara yolaçabilirdi.
Her kafadan bir ses çıkabilirdi
Duyumu halinde ulusal basın bile konuyu dallandırır, budaklandırır, skandal seviyesine çıkartabilir, kamuoyunun önüne atabilirdi.
Ama işte yöneticilik marifeti böyle bir şey olsa gerek.
Hiçbir eleştiriye, skandal tepkilere mahal vermeden tarihi kongre binasının bahçe duvarı geriye alındı, Erzurum’a, Erzurumluya çok güzel bir çift şerit yol kazandırıldı.
Evliya Çelebi Caddesi adı verilen caddeye bu yapılırken sessiz ve sedasız gidildi.
TBMM’nin uhdesindeki kongre binasının bahçe duvarını 10 metre geriye çekmek, orada çift şerit yol imal etmek bir yöneticilik başarısıdır..
Yol çalışması var süsü verilerek sırf o bölgede yaşanagelen trafik sıkıntısını çözmek ve bölgeye ayrı bir çift şerit yol kazandırmak adına güzel bir çalışmaya imza atıldı.
Böylelikle de günün sonunda, ne şiş yandı ne kebap.
Ne yalan söyleyeyim, benim çok sıklıkla kullandığım bir yol değildi, yeni farkettim, yolun yapım ve yayınında emeği geçenlere bu vesile ile geç kalmış bir teşekkürümü sunayım istedim.
Yol bırakan Belediye Başkanı, iz bırakan belediye başkanıdır düşüncesinden hareket ederek o bölgeye böylesine güzel bir hizmet kazandıran Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyorum.
Hele de orada bahçe duvarını 10 metre geriye çekmek, kaldırımını dahi düzenlemek fevkalede iştir.
Artık hergeçen gün büyüyen ve gelişen Erzurum’da daha önce hiçbir derde derman olmayan tek şeritli yolların iki şerite dönüştürülmesi de kıymetlidir ve kendi adıma söyleyeyim, o kıymeti bilenlerdenim.
O yüzden bunu siz kıymet bilen okuyucular ile de paylaşayım istedim, paylaşmasam olmazdı, bu benim son kararımdır.
---
Baba kız aynı kulvarda!
Salih Tekin. Milletin Sesi Gazetesi’nde başlayan gazetecilik hayatında 35 yılı devirmiş bir basın emekçisi arkadaşlarımızdan biridir. 5 yıl gibi bir süre İhlas Haber Ajansı Erzurum Bürosu’nda, bir süre de PUSULA’da beraber de çalıştığım, emekli olduktan sonra da gazetecilik hayatına halen Doğan Haber Ajansı Erzurum Bürosu’nda devam eden Salih Tekin, sadece hem alaylı değil, alaylı olmanın ötesinde okullu olma ayrıcalığını da yaşamış meslektaşlarımızdandır. Çalışkanlığının yanısıra iş disiplini ve heyecanı ile de Erzurum Basın camiasında sevilen isimlerden olan Salih, bugünlerde kızı ile aynı mesleği de sürdürüyor olmanın tatlı mutluluğunu yaşamakta. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünü bitiren kızı Esra Tekin de, kendi alanında iş hayatını değil, babasının mesleğini tercih etti. İstanbul Anadolu Ajansı İngilizce Haberler Servisi’nde göreve başlayan Esra Tekin, babasının izinde giderken, kısa süredeki başarılı çalışmaları ile başta babası olmak üzere ailesinin de ayrı bir gururu oldu. ‘’Doğrusu ben Esra’nın babası ile aynı meslekte olmasını istemezdim, bu konuda öğütte de bulunmuştum, Bizim mesleğe girme demiştim ama galiba büyük konuşmuşum. Hem de kısa bir süre içerisinde güzel işlere imza attığını görünce iyi ki de böyle bir tercihte bulunmuş diyorum’’ diye konuşan Salih Tekin, Anadolu Ajansı gibi önemli bir devlet kurumunda olmasından dolayı da kızının şanslı olduğunu düşündüğünü söyledi.. Eee, kader yıllar sonra baba kızı aynı meslekte buluşturmuş, bize de her ikisinin de yolu izi açık olsun demek düşer..
Salih Tekin DHA’da, kızı Esra da aa’da haberciliklerini konuşturuyor..
---
Yaş’ın yanında kuru da yapar!
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nin Beyin cerrahlarından Prof.Dr.Hakan Hadi Kadıoğlu, sadece alanı ile değil, kamuoyunun ressamlığı ile de tanıdığı bir isim. Geçtiğimiz yıllar Atatürk’ün Erzurum’da bulunduğu 57 gün süre anısına 57 sulu boya Atatürk portreleri yapan ve bunları almanak haline getiren Hakan Hadi Kadıoğlu, bugünlerde yine boş durmuyor. Ressam hoca, bu defa da kuru boya ile Atatürk portreleri çizmeye başladı. İlk çalışmasını bana gönderme ayrıcalığını ve nezaketini gösteren Hakan hoca, mükemmel duygu ve renkleriyle bu işte ne kadar usta olduğunu da gösterdi yine. Bu defa sadece 6 Atatürk portresi çizecek olan hoca, bunları 6’lı yaprak halinde takvim olarak bastıracak. Hastanedeki görevinden arta kalan zamanlarda, genelde geceleri evde çizim çalışmaları yapan Hakan hoca, kuru boya çalışmalarının dışında ömrü yettiğince daha sonra pastel boya ile portre çizimine başlamayı düşünüyor.
---
Toza hayat veren hekim!
Son dönemlerde Hakan Hadi Kadıoğlu gibi hekimlerin merak sardığı çizim çalışmalarına bir hekimin daha eklendiğini görüyorum. Adı İbrahim Ethem Kaygusuz. Anestezi uzmanı. Halen Gümüşhane Kelkit Devlet Hastanesi’nde görevli Dr.İbrahim Ethem Kaygusuz, resim çizmeye o kadar meraklı ki, sınırları aşmış, artık tozdan bile resim çiziyor. Yanlış duymadınız. Tozdan resim çiziyor. Görev yaptığı bölgede bir aracı arka camında biriken tozları gören yetenekli hekimimiz, erinmemiş, tozun silinmesine gönlü razı olmamış, tuvale çizer gibi o tozdan şaheser ortaya çıkarmış, tozdan resim yapmış. Henüz 5 yaşındayken resime merak salan, o gün bugündür resim çizen genç doktor, aslında mimar olmak istenmiş ama bir çoklarının aksine tıp sonraki tercihiymiş ama kader onu tıp’a uygun bulmuş. Böylesine yetenekli bir hemşehrimizin olması sadece tıp dünyası için değil, resim dünyası için de şanstır, mutluluktur. Toza hayat veren çalışmasını iftiharla sunarken, sadece tıp alanında değil, genç hekimimize sanat yolunda da başarılar diliyorum..
---
Ziraat’ın demirbaşı!
Rahime Karadağ Tuna.. Ömrünün büyük bölümünü Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde geçirmiş bir memur emekçisi. Çalışkanlığının yanısıra sosyalliği ile de fakültede herkesin ablası olan Rahime Karadağ Tuna’nın hayatından o kadar öğrenci geçmiş ki, çoğu emeklilik yaşına gelmiş, profesör olmuş olanlar da var. İşte bunlardan biri fakültenin öğretim üyelerinden Prof.Dr.Müdahir Özgül. Özgül, kendisi gibi yüzlerce hoca arkadaşı gibi daha birinci sınıfta öğrenciyken tanımış Rahime ablasını. Uzun yıllar Ziraat Fakültesi’nin çeşitli birimlerinde çalışan Rahim ablasını kendi öz ablası gibi gören Prof.Dr.Müdahir Özgül, ‘’Onun yeri hepimizde ayrı ve özeldir. Erzurum’un kültürel değerlerini de yaşatan bir ablamız olduğu için onunla aynı fakültede hem öğrenci hem de hoca olarak çalışmış olmak bize büyük mutluluk ve onur veriyor. O bize biz de ona çok alışmışız. O buranın demirbaşı’’ diyor. Halen Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Önder Çalmaşur’un sekreterliğini yapan Rahime Karadağ Tuna da saygı ve sevgi çerçevesinde gerçekleşen ilişkilerinden son derece mutlu olduğunu belirterek, ‘’Onlar benim hem çocuklarım hem de kardeşlerim. ’’ ifadesini kullanıyor..
Kaydını yaptığı öğrenciler şimdi aynı fakültede profesör..
---
Öğretmenler Korosu yolda!
Milli Eğitim Bakanlığı Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı’na atanan Abdullah Nehir’den boşalan Erzurum Öğretmenevi Müdürlüğü’ne getirilen Selçuk İçoğlu, tam bir müzik tutkunu. Müzik öğretmeni olarak uzun zamandır Erzurum’un çeşitli okullarında görev yapan İçoğlu, zaman zaman TRT’de ki proğramlarda kanun çalarak eğitim ve öğretim görevinin yanısıra sanat hayatını da sürdürüyor. Didem Dilara Duman’ın her hafta sonu Cumartesi günleri TRT Müzik kanalında yayınlanan Saklı Türküler Proğramının gediklisi olan İçoğlu, farklı proğramlarda da kanunu ile o sahneden o sahneye koşuyor..
***
Eski Müdür sayesinde Öğretmenevi’nde işinin kolay olduğunu söyleyen Selçuk İçoğlu, bugünlerde öğretmenlerden oluşan bir müzik korosu oluşturmanın gayreti içerisine girdi. Şehir merkezi ve ilçelerindeki özellikle müzik öğretmenlerinden oluşan bir koro kurarak bu anlamda bir sosyal etkinliğin peşinde olduğunu anlatan çiçeği burnundaki Öğretmenevi Müdürü, şimdiden de koro konseri için teklifler aldıklarını belirtti. Böylesine bir koro sayesinde sadece müzik öğretmenlerinin değil, yetenekli, müziğe ilgi duyan eğitimcileri de sosyal hayata dahil etmek istediklerini anlatan İçoğlu, folklör ekibi çalışmalarının da planları arasında olduğunu açıkladı..
---
TUTTUĞUM BABA SÖZLER:
Boş bir çuvalın dik durması zordur! (Benjamin Franklin)
DUVARIN DİLİ:
Günde 4 defa gülüyorum, 3’ü sinirden!