Son karşılaştığım saldırgan ruh, Bursa’da bir otobüste cereyan etmiş. Açık kıyafetli bir kadın, önündeki sırada oturan çarşaflı kadına hangi ülkeden geldiğini soruyor. Soruyor diyorsam öyle meraktan değil, hiddetle. Ekliyor, “Bu ülke Atatürk’ün, öyle istediğin gibi giyinemezsin” Açacaksın peçeni, çarşafını”.
Bu hayasızlığa video görüntüsünde yer almayan bir ER kişi karşılık veriyor. “Sen kimsin” diyor. Kimsin! “Ben bu vatana 16 yıl askerlik yaptım, kes sesini, otur. Polis çağırıp şikayet edeceğim yoksa” diyor. Polis çağırma etkili olmalı, çünkü arkadan bir edepsiz “Sen bana fahişe diyemezsin” diye yaygara yapıyor.
O zaman şu boruyu soralım; “bu vatan kimin?”
Orhan Şaik Gökyay’a göre bu vatan toprağın kara bağrında sıra dağlar gibi duranların. Yani vatan uğruna can feda edenlerin. Bir hatırlatma yapalım, şehit cenazeleri görüntülerini hatırlayın, birde şehitlerin hatıraları yaşasın diye çok hayırlı bir çalışma var. “Tabuta Sığmayanlar” diye. Ender Çınar ve arkadaşları taktire şayan işler çıkarıyorlar. İzleminizi de tavsiye ederim.
Tabuta Sığmayanlar programının çok bölümünü izledim. Şehit anaları, babaları veya kardeşleri arasında edepsiz ve hayasızca “defolun Arabistan”a diye bağıran kadın tipi görmedim. Onlara benzeyen, giyimi, kuşamı, beyni onlara hiç benzemeyen elleri öpülesi analar ve babalar gördüm.
Öyleyse bu edepsizlere “bu ülkeyi terk et” buyruğunu hangi ruh hali söyletiyor?
Bu vatan eğer toprağın kara bağrında yatanların ise, onları doğurup büyüten anaların ise!
Bu Vatan Kimin?"
Edebiyatımızda "Bu Vatan Kimin?" şiiriyle kendinden söz ettiren Orhan Şaik Gökyay şiirinde tarih boyunca pek çok mücadeleye girişen ve bu mücadeleler sonucunda binlerce evladını kaybeden Türk milletinin ülkesine, bayrağına kısaca kendini hür ve bağımsız bir millet yapan etkenlere sahip çıkışını haykırır. "Bu Vatan Kimin?" bu anlamda sadece bir şiir değil bir milletin haykırışı ve şehitlerine saygı duruşudur.
Bu vatan ile hiç ilgisi olmadığı anlaşılan, merhameti kaybolmuş, kimliği değişmiş tiplerin terapiye ihtiyacı olduğu çok açık. Siyaseten işlenen ruh halleri, siyaset ve oy uğruna ötekileştirme ve vatan ile milli değerleri önemsizleştiren her şeye savaş açılmalı.
Yalnızca siyaset cambazlarına değil, dini veya din dışı yapılara, kültürsüzleştirme çabalarına, LGBT gibi sapkınlıklara karşı merhameti önceleyen, bir karıncanın dahi ezilmesine razı gelmeyen gönülleri inşa etmeliyiz.
Hayatın anlamını, manasını tüketim, mümkünse lüks tüketim sanan cahillere hayatın bambaşka bir şey olduğu eğitimini vermeliyiz. Onları değiştiremiyorsak hiç olmazsa onların yetiştirdiklerini değiştirmeliyiz.
Nasıl?
Elbette ki eğitimle…