T. C. Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi eski Başkanı Ali Rıza Özdemir, son günlerde yaşanan gelişmeler üzerine dikkatli olunması çağrısı yapıyor. Özdemir’e göre, son günlerde yaşananlar bir merkezden yönetilen kirli oyunların yansımasından öte değil.
Peki, bu oyunu kim ve niçin oynuyor?
Geçmişte taşları döşenen, bazen Türkiye’yi hizaya getirmek için Maraş, Çorum hadiseleri aynı zamanda başarılmasa da milletin içerisine UR yerleştirmeyi de amaçlamıştır. Birileri için muhteşem yıllar 1993’te Sivas olayları, iki gün sonra Başbağlar katliamı bugün oynanan oyunun bir perdesinden başka değildir.
Ali Rıza Özdemir diyor ki;
“ALEVİ-SÜNNİ MESELESİ YİNE KAŞINIYOR. Dönem dönem olduğu gibi son günlerde Alevilik konusunda yine hareketli günler yaşıyoruz. Sürekli olarak Alevi-Sünni meselesi kaşınıyor ve toplumda bir gerilim yaratılıyor. Bilinçli yaratılan bu gerginliğin fiili olaylara neden olmaması bizi rahatlığa sevk etmemeli. Çünkü bu işin sonu hayra alamet değil.
Biriken enerji bir şekilde patlar. Doğanın ve toplumun kanunu böyle. Öncelikle Tunceli’de Munzur gözelerinde mescit konusu gündeme taşındı.
Protestolar, yürüyüşler, eylemler, basın açıklamaları birbirini izledi… Ardından Alevi-Bektaşi Kuruluşları Federasyonu, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığının kapatılması için eylem yaptı. Federasyon ve bileşenleri Başkanlık kapısına kadar dayandılar.
Tunceli Cemevinde Kur’an okunması aynı günlerde gündeme getirilerek, sert eleştiriler yapıldı. Konu üzerinde hayli duruldu ve sanki cemevlerinde Kur’an okunmuyormuş algısı yaratıldı.
Birkaç gün önce Alevi Dernekler Federasyonu başkanı Zeynel Abidin Koç, Kâbe ile Hacı Bektaş Dergahını eşitleyerek ve Aleviliği İslam dışında konumlandıran bir konuşma yaparak başka bir gerginlik yarattı.
Şimdi ise Alevi olduğu anlaşılan yaşlı birinin Sünnilerin Müslüman olmadığı şeklindeki saçma sapan açıklaması sosyal medyaya servis edilmiş. Hepsinde olduğu gibi, bunda da sayısız hakaret, küfür havada uçuşuyor.
Tüm bunlar hayra alamet değil. Birileri bilerek, isteyerek ve planlı olarak Alevi-Sünni gerilimini gündemde tutuyor. Özellikle sosyal medya üzerinden yapılan nefret suçlarına karşı, eyleme dönüşmese bile, devletimizin sert ve caydırıcı tedbirler alması gerekir.
Yangın başlamadan tedbir almak en doğrusu. Defalarca tecrübe ettiğimiz üzere yangın çıkıp yayıldıktan sonra alınan tedbirin bir faydası olmuyor.
Allah'sız, Muhammed’siz ve Ali’siz Alevîlik olmaz. Alevîliğin merkezinde, odağında, özünde bu inançlar bulunur; Alevî imanının amentüsü de budur. En güzel Türkçe ile bu amentüyü duyuran, içselleştiren ve yaşatan Alevîlik evreni, iki temiz kaynağı (İslâm imanı ve Türk kültürü) kendi bünyesinde birleştirmiş, daha güçlü akan bir ırmak yaratmıştır. Bu ırmak tarih boyunca kendi yatağında akmış ve günümüze kadar ulaşmıştır. Sözün bundan sonrası, boştur ve hiçtir.”
Kim bunlar?
Sivas Olaylarında da benzer tavır sergileyen, maalesef Almanya merkezli finansları sağlanan, aynı zamanda Marksist ve Ateist mimariye sahip bazı sözde Alevi dernekleri tekraren sahaya sürülüyor. Meselenin ardında kim, kimler var izlemek, görmek ve ortaya çıkarmak Türk Devletinin görevidir.
Ama şüphelinin İsrail olduğu, Almanya üzerinden içimize uzandığını görmemek ise körlük olur. İçeride kimi, kimleri kullandığı malum. Hatta siyaseten bundan faydalanma gafletinde olanlar da çıkacaktır.
Uyanık olmak gerekiyor.