Tarihi süreç içerisinde, Cumhuriyet döneminde yürüyüşümüz her zaman içeriden bir ihanetle örselendi. Darbeler her zaman içeriden geldi. Birlik olamadığımız için süreç içerisinde dünya gelişiminin gerisine düştük.
1960 darbesi bize “Demokrasi Bayramı” olarak yutturuldu. Anarşi dönemi gençliğimiz budandı. Türkiye’yi Rusya’nın veya Çin’in peyki yapmak için canla başla çalışanları ne çabuk unuttuk. Halk devrimi diyorlardı, ülkeyi “Proleter İktidar”a teslim edeceklerini söylüyorlardı. Grevler, üniversitelerde eğitimlerin yapılamaması, 45 günde öğretmen yapılarak ülkenin içerisine ekilen ihanet tohumları!
DP iktidarı böyle durduruldu, AP yine muhtıra ve darbelere maruz kaldı. En büyük kötülük 12 Eylül denilen kara günle tank paletlerinin altında kaldı yarınlarımız. Terör örgütleri; ASALA, PKK ve alnı sözde secdeye giden FETÖ!
Nice Gezilerin altında ezilmek istendik!
Erdoğan’ın sözleri öylesine söylenmiş şeyler değil. İçeriden bizi çok örselediler. Malazgirt Ovasından şöyle sesleniyordu; "Dolayısıyla Türkiye Yüzyılı'nın inşasının önüne de geçilemeyecektir. Malazgirt ruhu işte budur. Gençlerimize tarih boyunca bizi zor duruma düşürenin, hiçbir zaman düşmanın gücü olmadığını özellikle hatırlatmak isterim. Biz, hep içeriden aldığımız darbelerle sarsıldık. Millet olarak istiklalimiz ve istikbalimizi tehdit eden sıkıntıları, sadece birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize, halel geldiğinde yaşadık. Dikkat ederseniz her fırsatta ne diyoruz? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız, diyoruz. Ülkesinin büyüklüğünü, milletinin gücünü, sadece ekranların köşelerinden kayıp giden rakamlarla ölçmeye kalkan mankurtlara rağmen bunu başaracağız. Gençlerimizin gözünde bu ışığı görüyorum."
Yahya Kemal'in "Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi/ Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi/ Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın/ Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın" dizeleriyle alandakilere seslendi Erdoğan.
Malazgirt'teki bu buluşmayı, Türkiye Yüzyılı'nın yeni bir ahitleşmesi olarak kabul ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Alparslan'ı ve aziz şehitleri tekrar tazimle yâd ettiğini söyledi.
Şimdi Erdoğan ile Bahçeli’nin birlik ruhu ile yürüyüşünü hala bazı hesaplar üzerine değerlendirecek misiniz?
Yanılırsınız ve kendinizi yanıltırsınız.
Bu birliktelik tarihin çağrısıdır. Bu birliktelik, gök yüzünde uçan çelik kanatlardır, denizde insansız savaş araçlarıdır, terörün çöktüğü Gabar’dan fışkıran petroldür.
Evet, Bayraktar imzalı KIZIL ELMA’dır.
Boyun eğmeden, dünyaya kendi çıkarlarını direten bağımsız Ankara’dır.
Birliktelik öylesine iki insanın bir araya gelmesi değildir.
Ağustos Türk milletinin zaferler ayıdır. Malazgirt’in ötesinden, sonrasından, Cumhuriyet’in bağımsızlığına giden yolda ve adı ASALA/PKK/YPG/FETÖ’de olsa batının maşalarına karşı verdiğimiz şehitlerimizi de rahmet ve minnetle anıyorum.