İsmail Küçükkılınç tarihçi ve yazar. Son bir iki yıl adeta trente dönüşen çıplaklık üzerine paylaşımlar yaptı. Ona göre “Ölçüsüz açıklık, fütursuz çıplaklık ahlakî bir meseleden daha ziyade bir zekâ-zihin meselesi. Evinde yatarken pijama giyenler sokakta adeta çıplak geziyor.” Sebeplerini ise daha çok cehalet, hedefsiz toplum ve TV ekranlarından imrendirilen süfli diziler olarak görüyor.
12 Eylül’ün mottosuydu “Sev Genç”, gençler bir ideoloji sahibi değil kız/erkek yakın ilişkiyi öğütlüyordu. İdam sehpalarında yorulan zihinler için bir çıkış yoluydu ve üniversitelerden liselere inen cinsellikle karışık aşk galip geliyordu.
İsmail Küçükkılınç, “AK Parti'den beklenen buna müdahale etmesi değil ancak korkunç bir sel halindeki bu akıma karşı hiç olmazsa bazı setler inşaına teşebbüs etmesidir. Ancak üzücüdür ki İktidar idaresindeki medya kanalları bu çıplaklığı diziler üzerinden hem meşrulaştırıyor hem de yaygınlaştırıyor.
Türkiye'de laiklik ve Atatürkçülük, ilginçtir İslam'a karşı entelektüel bir reddiye ve tavır alış olarak değil "yaşam tarzı" ve bilhassa kıyafet serbestliği üzerinden tebarüz ve temayüz ediyor. Gördüğüm Avrupa şehirlerindeki kıyafet açıklığı Türkiye'deki gibi değildi.” diyor.
İsmail Küçükkılınç’ın birde iddiası var ve çoğunluğun katılacağı inancındayım; diyor ki: “Kanaatim odur ki adeta çıplaklık mahiyetindeki açıklıkla maruf kadın ve kızların mühim bir kısmı Recep İvedik seyrediyor, ….cü okuyor, İ…..'na oy veriyor, 100-150 kelime ile konuşuyor, 3-5 çapsız youtuberı rehber edinip dünyayı instagram'dan takip ediyor. Bu bir felakettir”
Zihni ve entelektüel seviye!
“Çıplaklık ahlaki zaviyeden ziyade aklî-zihnî-entelektüel açıdan ele alınmalı. Bu denli bir çıplaklık salt ahlakî açıdan ele alınamaz, burada bir zeka, bir akıl, bir zihin hatta bir ruh problemi var. 1960-70'lerin isyankâr gençliği şiddete meyyal idiyse de bir ideale sahipti.
İstisnaları olmakla birlikte şimdiki gençlikte bir ideal yoksunluğu yanında korkunç bir kayıtsızlık da var. Avrupa'ya giden gençler bile bir ideale göre değil, bu boşluk sebebiyle gidiyor. Meşrutiyet ve benim muhalif olduğum Tek-Parti devri gençliği bir ideali haizdi.
Meşrutiyet'te yetişen birçok Doktor, Cumhuriyet'te de Anadolu'ya gidip millete hizmet gayretindeydi. Bir iktidara kızgınlık Avrupa'nın uşağı olmayı gerektirmez. Bu, AK Parti'nin gençlere ideal vermede ve eğitimde sınıfta kaldığını da gösterir.”