Astroloji, insanları en zayıf tarafından yakalayıp, tutku ve özlemlerini sömürme, ‘umut tacirliği' yoluyla insafsızca aldatma ve bilinçli biçimde ‘soyma' yöntemi olarak ifade ediliyor. Türkiye’de astroloji veya astrolog ünvanlı tiplerin yüceltilmesi son birkaç yılın eseridir. Söylemek gerekiyor ki, Fatih Altaylı, bu grubun ün salmasında öncü olmuştur. Eski yılın son günü Habertürk ekranlarına çıkarılan isimler, dünya ve Türkiye’nin geleceğini tasvir ederler.
Astroloji, fal, büyü gibi sözde gelecek tasviri yapan, gelecekten haber veren tipler bugün olduğu gibi, dünün dünyasında da vardı. Dünya tarihinde meşhur astrologların tamamının ‘pagan’ inancında olduklarının tespiti de ayrı bir hadise.
Yıldız haritası, horoskop, astroloji haritası gibi birtakım kurallar ve işaretler taşıyan haritalar hazırlanır, burçların konumları ve ev değiştirme durumlarına göre dünyayı, olayları, insanları etkileyen enerjiler aracılığıyla gelecek tasavvuru yapılır.
Bu notları düştükten sonra, önemli bir bilgiye değinelim. İslam inancı, gaipten haber verilemeyeceği noktasında nettir. Gaybı yalnızca Allah (CC) bilir. Hz. Peygamber’e de bu bilginin verilmediğini bilirsek fal, astroloji haritası, burçlar, evreler, evler, dereceler ile çizilen koca bir hikayenin bizleri nereye götüreceğini tahmin etmek zor değildir.
Tarihte bilinen önemli liderler arasında astrolojiye en meraklı ismin Hitler olduğunu biliyorsunuzdur! Öyle ki, Hitler astrolojiye o kadar inanmıştır ki üstün ırk yaratma çalışmaları ile astrologların yani kahinlerin ortak noktada buluştuğunu belirtebiliriz.
“Hitler’in önemli kararlar öncesinde, yanından hemen hiç ayırmadığı İsviçreli astrolog ve grafolog Karl Ernst Krafft’a danıştığı; önemli kararlar öncesinde ‘yıldızların iyi etkileyeceği zamanlar’ı kolladığı bilinmekte idi. Gazeteci yazar Kari Henry von Wiegand, Adolf Hitler ile Münih’te iken tanışıp ilk mülakâtını yaptığı 1921 yılında dahi, onun yıldızlardan geleceğin görülebileceğine ve önemli olayların meydana gelmeden önce astrolojik tahmin yoluyla bilinebileceğine inandığından söz etmektedir.” (A. Kerim Soley)
“‘Thule’ örgütüne kısa da olsa değinmek yararlı olacaktır. Örgüt, 1912 yılında Münih'te bir okült-astroloji grubu olarak yola çıktı. Başta, önderleri Rudolf von Sebottendorf olmak üzere tamamı teozofiye meraklı, Yahudi karşıtı ve ırkçıydılar. Üyeleri arasında Rudolf Hess, Herman Göring, Paul Joseph Goebbels, Alfred Rosenberg, Wilhelm Frick, Martin Borman ve daha pek çok asker ve sivil Nazi önderinin yer aldığı örgütün mensupları, çeşitli pagan ve gnostik saplantıları yanında, "zaman zaman dünyamızı ziyaret ederek insanları uyandırıp bilgi-ışık-güç veren, gelişmelerini sağlayan dünya-dışı zekâların varlığı”na inanıyorlardı.” (A. Kerim Soley)
Bir bakıma Nazi düşüncesini yaratarak ilk yönetici kadrolarını yetiştiren örgütün asıl amacı, Hristiyanlık öncesindeki antik ve saf Alman kültürünü ortaya çıkarıp topluma egemen kılmaktı.
Geçmişten günümüze falcılık oldukça revaçta olan bir inandırma yöntemi olarak ilgi çekmiştir. İnanmak istediğiniz şeye inandırmak için çoğu zaman küçük bir çaba yeterli gelmektedir.