Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığına atanması ile hikâye başladı aslında. İsrail’in Haaretz, Washington Post, New York Times ve Türkiye’de FETÖ yayın organlarında Fidan’ı İran’ın adamı objesi olarak göstermeye başladılar. Çünkü İsrail, ABD ve FETÖ, Hakan Fidan’ı ve ne yaptığını biliyordu.
FETÖ’nün yol ayrımı Çözüm süreciydi. TSK’nın önceki dönemlere kıyasla sivil siyasetle daha dengeli bir ilişki kurduğu ve MİT reformlarının alabildiğine hızlandığı günlerde FETÖ, MİT’e karşı harekete geçmeye hazırlanıyordu. Baş döndüren hikaye burada başlayacaktı. FETÖ, planını uygulamaya Çözüm Süreci’nde İmralı ve Kandil arasındaki bölünme ve çekişmeyi kullanarak start verecekti. Halkın bir kesimi Çözüm Süreci’nden memnun değildi ve 2009’da Diyarbakır’da düzenlenen ve gövde gösterisine dönüşen miting gibi hadiseler zihinlerde olumsuz er etmişti.
PKK, 14 Temmuz 2011’de Silvan’da 13 güvenlik görevlisini şehit etmişti. PKK, 17 Ağustos 2011’de Çukurca’da 11 askerin şehit edildiği bir saldırı daha gerçekleştirdi. Kamuoyunun PKK saldırılarından ötürü çok gergin olduğu bu dönemde; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın 2009’da, henüz Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı ve Başbakan Özel Temsilcisi iken dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş eşliğinde PKK yöneticileri Mustafa Karasu ve Sabri Ok ile yaptığı görüşmeye ait olduğu iddia edilen kayıtları Dicle Haber Ajansı vasıtasıyla kamuoyuna sızdırıldı. FETÖ, MİT’e karşı kurduğu oyunu 12 Eylül 2011’de sızdırılan bu haberin ardından sahneye koyacaktı.
Aslında MİT’e yönelik kumpas, 4 Mart 2010’da Belçika polisinin Brüksel’deki PKK/Kongra-Gel binasını basıp PKK/Kongra-Gel Başkanı Zübeyr Aydar ve Adem Uzun’un aralarında olduğu birçok ismi gözaltına almasıyla başlamıştı. Adem Uzun, PKK’dan habersiz Oslo görüşmesini kaydettiği öne sürülen kişiydi. PKK/Kongra-Gel binasına yapılan bakında bu ses kaydına da el konulmuş ve kayıt Türk polisine ulaştırılmıştı.
12 Eylül 2011’de PKK’ya yakınlığı ile bilinen Dicle Haber Ajansı ve kısa süre sonra da Fırat Haber Ajansı tarafından abonelerinee geçilecek, kısa bir süre sonra ise bir özür mesajıyla birliktee geri çekilecek ses kaydı, yaklaşık 1.5 sene önce Belçika’da ele geçirilen ses kaydıydı.
Bulgular, Belçika tarafından –bilerek yahut değil- desteklenen operasyonda FETÖ ile PKK’nın bir kanadının birlikte hareket ettiğine işaret ediyordu. Nitekim, haberin sızdırılmasından yalnızca bir gün sonra FETÖ mensubu olduğu ileride anlaşılacak Alp Kağan Polatkan adlı şahsın Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı’na Oslo görüşmelerinin ses kayıtlarına ilişkin şikayet dilekçesi vermesi de rastlandı olmasa gerek.
İlk operasyon 7 Şubat 2012 mikro darbesiyle çekildi. KCK operasyonunda DTP Diyarbakır İl Binasında 2009 yılındaki Oslo görüşmelerine ait ses kayıtlarının ve protokollerin bulunduğu iddia edilen bir harddisk ele geçirildi. FETÖ’nün yargı ayağı 7 Şubat’ta MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, Eski MİT Müsteşarı Emre Taner’i, eski MİT Müsteşar Yardımısı Afet Güneş’i ve iki MİT mensubunu şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırdı.
Erdoğan’ın Hakan Fidan ve MİT’in arkasında durmasıyla FETÖ emeline ulaşamayacaktı. Fakat FETÖ, İsrail ve ABD’nin rahatsızlık duyduğu MİT’in tepesindeki ismi tasfiye için çok oyunlar çevirecekti!
(Kaynak: Polat Safi, Milli İstihbarat Teşkilatı (1826-20023, İlk Defa Yayınlanan MİT Arşiv Belgeleriyle), S.296-347/Kronik)