Konu, Yıldız Sarayı Yağması iddiası. Soranlar oldu, ne diyorsunuz diye. Hasan Ali Polat hocada aynı suallere maruz kalmış. Son zamanlarda bir kesimce propaganda niteliğindeki İngiliz gazeteci veya diplomat notları, İşgal İstanbul’undaki matbuattaki iddiaları belge diye anlatıp yeni akım başlatmış görünüyorlar. Gerçek tarihçilerin çabasının, yalanlar karşısında ne kadar işe yaradığı ise soru işareti!
Doç. Dr. Hasan Ali Polat, “Son zamanlarda azgın bir çevrenin uydurma sözde belge, İngiliz popüler tarihçileri ve gazetecilerinin Mustafa Kemal Atatürk hakkında ortaya attıkları komplo teorilerini belge, bilgi diye yutturup, sözde tarih inşasına soyunan kesimler var.
Yıldız Sarayı'nın ziyarete açılmasıyla birlikte Yıldız Yağması da yeniden gündem oldu. Bilindiği üzere 31 Mart Vakası akabinde Sultan II. Abdülhamid tahttan indirildiği ortamda Yıldız Sarayı'nın da yağmalandığı iddia edilmektedir. 1919 yılında yani İttihadçıların iktidarı bıraktıkları Damat Ferit'in hüküm-ferma olduğu bir dönemde İkdam gazetesi başta olmak üzere Mütareke döneminin İttihadçı karşıtı basını harekete geçmiş ve pek çok İttihâdçıyı yağmagerlikle suçlamıştır. Bugün ise İkdam ve sair gazetelerdeki bilgiler %100 doğruymuş gibi hareket edilmekte ve pek çok kimse tarih huzurunda itham edilmektedir.
Buna göre Enver Paşa, Cemal Paşa ve Damat İsmail Hakkı Bey, çok kıymetli eşya, mobilyalar, vazolar, çeşitli şekillerde pırlantalar ve zümrüt huliyyât [altın, gümüş, elmas vb. süs eşyası, mücevher] çalmakla suçlanmaktadır. Yine Ordu kumandanlarından Mustafa Kemal Paşa, elmas ve incili gerdanlık; Miralay Aziz Samih Bey üç bin lira kıymetinde bir taç; Yakup Cemil Bey ise mühim miktarda tahvilat çalmakla itham edilmektedir.
Bu iddialar üzerine, Mütareke döneminde, her kötülüğün müsebbibi olarak değerlendirilen İttihâdçılara yönelik yağma iddiaları dava konusu haline getirildi ve muhakemeler başlatıldı.
Nemrut Mustafa Paşa riyasetindeki I. Divân-ı Harb-i Örfî tarafından gerçekleştirilen muhakeme neticesinde Ayan azası Ferik Hüseyin Hüsnü, Galip ve Rıza Paşaların da dâhil olduğu pek çok şahıs “yağmagerlik” yaptıkları gerekçesiyle askerlik mesleğinden ihraç edilerek çeşitli cezalara çarptırıldılar. SONUÇ olarak denilebilir ki; 31 Mart Vak‘ası üzerine Hareket Ordusu İstanbul’a gelince Yıldız Sarayı’nı da ele geçirmiştir. Sultan II. Abdülhamid hal‘ edildikten sonra Yıldız Sarayı’nda Ebubekir Hazım Bey’in riyasetinde Meclis-i Mebusan’ın da denetiminde taharriyat çalışmaları başlatılmış; buradaki para, mücevher, senet, tahvilat ve değerli eşyaların kayıt altına alınmasına çalışılmıştır.
Elbette Yıldız Sarayı’nın ele geçirilmesi ve sonrasında Hareket Ordusu içerisindeki başıbozuk gönüllü birliklerin veyahut askerlerden bazılarının kısmî suiistimallerinden söz edilebilir. Örneğin dönemin Divân-ı Harb-i Örfîsi, Mülazım-ı Sani Osman Efendi’yi biri altın biri gümüş işlemeli iki tüfek çaldığı için 1909’da muhakeme ederek askerlik mesleğinden ihraç ve bir sene kalebentlikle cezalandırmıştır. Lakin Hareket Ordusu’nun mensuplarını neredeyse bir bütün olarak eşi benzeri görülmemiş bir yağmaya sebep olmakla itham etmek tutarlı gözükmemektedir.
İkinci husus Mütareke dönemine gelindiğinde İttihâdçılara yönelik “yağma” iddialarının matbuatta yer alması ve İttihâdçılar hakkında yürütülen “Yıldız yağması” davasıdır. Evvela belirtmek icap eder ki İttihâdçıların her kötülüğün yegâne sorumlusu gibi görüldüğü bir dönemde gerçekleştirilen “yağma muhakemesi” eldeki veriler ışığında sağlam delilleri ihtiva eder bir mahiyet arz etmemektedir. Dava suçlu tespitini değil, adeta intikam almayı amaçlar gibi gözükmektedir; dolayısıyla davaya siyasî bir hüviyet kazandırılmıştır.
Nemrut Mustafa Paşa riyasetindeki I. Divân-ı Harb-i Örfî tarafından yürütülen Yıldız yağması davası Damat Ferit Paşa Hükûmeti dönemine tesadüf etmektedir. Damat Ferit Paşa’nın da İttihâdçılara bakışı malumdur. Zaten davâ da Damat Ferit Paşa Hükûmeti döneminde başlamış ve sonuçlanmış; Damat Ferit Paşa istifa ettikten sonra farklı bir hâl almıştır. 21 Ekim 1920’de Tevfik Paşa Hükûmeti kurulduktan sonra evvelâ Nemrut Mustafa riyasetindeki I. Divân-ı Harb-i Örfî’nin verdiği Yıldız yağması kararı temyiz edilmiş; I. Divân-ı Harb-i Örfî’de tekrar gerçekleştirilen muhakeme neticesinde de 6 Ocak 1921 tarihi itibariyle bütün zanlılar beraat etmişlerdir. (Kaynak:Doç. Dr. Hasan Ali Polat) (Konu hakkında bir makalenin adresi ise şöyle; https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/998319)