14 Mayıs’ta oy kullanırken, koridorda bir tanıdığa rastladım. Selamlaştık, kolunda serum vardı. Hayırdır dedim. Safra kesesinde sorun varmış, oy kullanmak için hastaneden çıkmış. Sormak ayıptır ama samimiyetine binaen deyip kime oy vereceğini sordum. “Reis için geldim” dedi.
Yine sordum, neden? Sınıfın karşısındaki mescidi gösterdi, “Bu mescit dahi tek başına yetmez mi?” diye sordu. Gülümseyerek tokalaşıp ayrıldık. Sosyal medyada izledim, sevmediğim sokak röportajcılarından biri Çorum’da başörtülü bir ablaya sormuştu, Erdoğan cevabını alınca “Ama soğan 30 lira, et 300 lira” diye hanımefendinin fikrini çaktırmadan eleştirmişti. Başörtülü ablanın cevabı işte Anadolu İrfanı dediğimiz şeyin hala ayakta olduğunu gösteriyordu. “Ben ülkemde huzur istiyorum. Soğan almakta zorlanabilirim, eti gram alırım ama huzurum olur”.
Paylaşımın altında depremzedelere kötülük okuyanların aşağılayıcı yorumları vardı.
Kovit salgını, sonra Ukrayna – Rusya savaşı, Suriye ve Irak’ta kaos. İran’ın, Karabağ zaferi sonrası olmadık düşmanlıkları. Yunanistan malum, ABD’yi biliyoruz. Bunlara rağmen Türkiye’nin 2022’de yüzde 5’in üzerinde büyümesi bir başarı hikâyesidir. Yani milletin Erdoğan sevgisi aslında anlamsızda değildir.
6 Şubat’ta son 100 yılın karada yaşanmış en büyük deprem felaketiyle karşılaştık. 50 bin canımız gitti. 10 binler uzuvlarını kaybetti. En gelişmiş ülkenin altından kalkamayacağı bir yük. O insanlara günde üç öğün yemek vermek dahi büyük iş. Erdoğan iktidarı bunları ve fazlasını yaptı. Çadır, konteynır ve alt yapı, belediyecilik hizmeti. 120 gün geçti, deprem konutları yükseliyor. Köy evleri büyük oranda teslim edildi.
2022 yılında Türkiye’nin döviz girdisi 354 milyar dolar. 254 milyarı ihracat, yaklaşık 60 milyar doları turizm geliri. Enerji ithalatı için ödenen 60 milyar doların üzerinde. Erdoğan, enerjide bağımsızlık için çabalıyor. Nükleer santral, GES, HES, rüzgar santralleri. Gabar’da petrol keşifleri, Karadeniz’de gaz. Gündelik hayat içerisinde alışkanlık haline gelen milli savunma silahları, TCG Anadolu gibi benzersiz muharip gemiler, insansız hava, kara ve deniz araçları, savunma kalkanları, füzeler, savaş uçakları, milli muharip KAAN, milli motor, Altay tankı ve liste uzayıp gidiyor.
60 yıllık devrim arabası hüsranının aşılıp TOGG ile dünya ligine çıkmak.
Bütün bunların bir anlamı yok mu?
İçimizdeki ihanet ile ekonomik operasyon yapılıyor. Millet elbette inanmıyor. Kriz çığırtkanlarının hedefi belli. Peki gerçekte nasıl bir ekonomimiz var. Gelin onu Robin Brooks’un ifadeleriyle okuyalım. Brooks, IMF kıdemli ekonomisti, Godman Sachs baş ekonomisti ve çalışmasını gelişmekte olan ülkeler arasında grafik üzerinden analiz etmiş. Türkiye’nin 5 yıllık ekonomik gelişiminin analizi için içimizdeki odaklara inat, net tespit yapmış; “Son 5 yılda Türkiye, diğer gelişmekte olan ülkelerden farklı olarak ihracat hacimlerinde bir patlama yaşadı (kırmızı- grafiği işaret ediyor). Dolayısıyla, Türkiye'nin küresel ekonomide - en bariz şekilde büyük ihracat rekabet gücünde - başarılı olması için gereken koşullar fazlasıyla mevcut. Tek gereken makro istikrar ve Türkiye patlayacak...”
Robin Brooks kadar dürüst olmak kimseye kaybettirmez.
İhanet ile işbirliği bütün millete kaybettirir.