Türklerin Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi hedefiyle yürüyüşü karşısına çeşitli düşman unsurlarını da çıkarmıştır. Bu sebepten dolayı çeşitli hileler, ihanetler ve kanlı savaşların içerisinden var olarak, hatta güçlenerek çıktığının tanığı tarihtir. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu, Suriye ve Mısır Selçukluları, bunun kanıtıdır.
“Ordu – millet anlayışına sahip Türk milletinin cihan hâkimiyeti mefkûresi anlayışıyla gerçekleştirdiği savaşlar, İslamiyet’in kabulünden sonra cihad anlayışıyla beslenmiş ve varlığını cihad anlayışında devam ettirmiştir.
İslamiyet’i kabul eden Türkler için gazilik ve şehitlik makamlarının arzu edilen makamlar oluşunda yukarıda belirtilen İslamiyet öncesi Türk kültüründeki savaş, vatan ve ölüm kavramlarının önemli bir yeri bulunmaktadır.
Kur’an ve hadis kaynaklarının şehit olanların sahip olacağı mükâfatlardan bahsedişi, Türklerin kültürel kodlarında yer alan “savaş esnasında gerçekleşen onurlu ölüm” anlayışı, Türk kültüründe şehitlik makamını önemli bir konuma yerleştirmiştir.
Bu durum Yaşar Kalafat tarafından “Şehitlikte Allah rızası için, vatanın kutsallığı inancından yola çıkılarak, Allah yolunda cehd etmek, kişinin kendisini Allah’a adaması inancı vardır. Eski Türk İnanç Sistemi’nde vatan toprakları için kutsal yer-su, Ötügen için ölünüyordu. Kendi formatında Türkler İslamiyet’ten önce toprakları için canlarını Gök/Ulu Tanrıya adıyorlardı.” sözleriyle dile getirilmektedir.” (Doç. Dr. Ferhat ASLAN, Uzman Zeynep TÜRKSEVER)
Tarih sahnesine çıktıkları ilk andan itibaren askeri güçleri ve savaşçı özellikleriyle tanınan Türkler için, ölümün en kutsal olanı savaş sırasında gerçekleşendir. Siyasi bağımsızlık fikriyle eş değer bir manaya sahip olan vatan uğruna ölüm, Gök Tanrı’nın buyruğu olarak görülmüştür. Bu buyruk, vatana kutsiyet kazandıran unsurlardan biridir. İslamiyet öncesi Türk inancında vatanın birlik ve bütünlüğünü koruyucu iye olarak varlığı görülen Ana – Maygıl, Türklerin vatana yükledikleri mananın inanç boyutundaki yansıması niteliğindedir.
İslamiyet’in kabulünden sonra kutsal değerlerin korunması uğruna kişinin canını feda edişi, şehit olma derecesine ulaşmayla mükâfatlandırılmıştır. Tarihi kimliğinde vatan sevgisi bulunan Türkler, İslamiyet’in sunduğu şehitlik makamı ile vatan savunmasında daha istekli hale gelmişlerdir. “Kalırsam gazi olurum gidersem şehit” düsturuyla özetlenebilecek olan bu anlayış sayesinde kazanılması mümkün görülmeyen birçok savaş kazanılmıştır.
Böyle bir cevhere sahip Türk milletinin BATI’nın her türlü tuzakları, PKK gibi terör örgütlerinin veya bölgesel başka unsurların üzerine sürülmesinin faydası elbette olmayacaktır. Üstelik Türk Devleti, Osmanlı Devletinin paylaşıldığı, hatta Milli Mücadele dönemine kıyaslanmayacak kadar savunma alanında, ekonomide çok daha güçlü bir devlettir.
Dünyayı şaşırtan teknolojik gelişmeler, yeni silah sistemleri ile Türk Devleti, gelecek döneme damgasını vuracaktır. PKK’yı maşa olarak kullanan hangi güç (ABD, İngiltere, İsrail, Fransa, İran veya başka güçler) olursa olsun sonu hezimet olacaktır.