Şenol Güneş adı kimine göre futboldur, Trabzonspor’dur, Beşiktaş’tır, Milli Takım’dır; daha fazlası içinse azimdir, vefadır, mücadele ruhudur, yılmazlık, kararlılık ve centilmenliktir, nezakettir ve kuşkusuz bunların hepsini aynı potada eriten büyük ve erişilmez bir zaferdir!
O, büyük çoğunluk için ‘futbol dünyasında ulusal ve evrensel düzeyde var olmuş en güçlü, en karizmatik karakterlerden’ biridir. Torpilsizdir, şaibesizdir, bir grubun veya kesimin adamı değildir, milletin kahramanıdır.
Futbolla ilgilensin ilgilenmesin, bu memleketin umum insanı böyle düşünür.
İşte o asil ve bilge spor adamı, daha evvel 2015-2019 arasında çalıştırdığı -üstelik bu dört yılın ilk ikisinde lig şampiyonluğu yaşattığı- ve 28 Ekim 2022’den bugüne ikinci kez başında bulunduğu Beşiktaş’tan ayrılırken 120 yıllık kulübün taraftarına şu mektupla seslenmişti.
“Değerli Beşiktaşlılar,
Bu zor dönemde ayrılmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm. Bir değişiklik olmalıydı, yeniden yeni bir heyecanla yola devam edilmeli...
Bütün kulvarlarda hala başaracak; güç, umut ve güven var. Bir aile olan Beşiktaş tekrar başarılı olacaktır.
Ortalığı toz dumana katıp, kaos çıkarmak, kargaşa yaratmak Beşiktaş’a yarar sağlamaz. Beşiktaş; asaletini, maharetini, cesaretini gösterecektir. Camia bir bütün olsun, takımın etrafında birleşsin, başarı gelecektir.
Liyakatsiz ve adaletsizlerin, eşitliğe inanmayanların Beşiktaş’ta yeri yoktur. Beşiktaş’ı iyi temsil etmek ve Beşiktaş’ın haklarını korumak gerekir. Bütün makamlar gelip geçicidir. Görevler de gelip geçicidir.
Şapkayı önümüze koyup düşünmeliyiz. Çalıştığın yerde mutlu değilsen başarılı olman zordur. Kişiler de önemlidir ancak kurumlar daha önemlidir. Başkan ve yönetim elinden geleni yapmaya çalıştı. Tüm personelimiz ve teknik heyetimiz gece gündüz çalıştılar. Beşiktaş taraftarı her zaman her yerde koşulsuz destek verdi.
Oyuncuları sevdim ve onlara güvendim. En iyisini yapacaklarına inanıyorum ve başarılar diliyorum. Hocaların görev süresi bitinceye kadar devam etmelerini isteyen biri olarak bu ayrılık beni üzdü. Biliyorum taraftarlarımız da üzüldü. Beşiktaş’ın sembolü ve gururu olan taraftarımıza veda ediyorum. Kalbim daima sizinle olacak. Ben hakkımı helal ediyorum lütfen siz de hakkınızı helal edin. Yıl sonunda şampiyon olmak isteyen bir hoca olarak erken ayrıldığım için herkesten özür diliyorum ve tüm futbolseverlere teşekkürlerimi ve saygılarımı gönderiyorum.
Sağlıcakla kalın,
Şenol Güneş...”
★★
Erişilmez rekorların sahibi efsane Trabzonspor kadrosunun unutulmaz kalecisi, ‘Dünya Üçüncüsü’ Türk Milli Takımı’nın teknik direktörü, Beşiktaş’ı yürekten seven, önemseyen ve adıyla takımımızın tarihini onurlandıran gerçek bir kahraman ve Anadolu’nun insanî zenginliğini, renkliliğini, çeşitliliğini, üretkenliğini kendi karakterinde buluşturmuş bir dehadır sevgili Şenol Güneş.
★★
Ben hem bir Beşiktaş taraftarı hem üniversiteyi KTÜ’de okumuş şanslı bir Trabzon aşığı hem de bir öğretmen, Şenol hocanın bir meslektaşı olarak az önce okuduğunuz mektuptan tarifsiz derecede etkilendim. Üzerinden günler geçmiş ve sanki olay biraz gündemden düşmüş gibi olsa da bugün aslında iyice demlenmiş çayı bardağa doldurur gibi kısa bir cevap gönderiyorum kendilerine. Bu mektup Şenol Hoca’nın eline geçmez, okumaz büyük ihtimalle ama olsun. Karıncanın dediği gibi, vefa duygusundan yoksun acımasız insanlar ‘benim kendilerinden olmadığımı ve kimin yanında olduğumu’ bilsin, bu bana yeter:
“Sevgili Şenol Güneş,
Yaşadıklarıyla ve yaşattıklarıyla aynı anda birden çok büyük ve soylu camianın kahramanına dönüşmüş, o camiaların genç fidanlarının idolü olmuş, sadece spor ve kariyer anlamında değil aynı zamanda felsefi, mental ve kültürel anlamda da bütün spor kulüplerinin camialarına ışık tutmuş bir insana ‘futbol adamı’, ‘spor adamı’ demek haksızlık olur. Siz hayatınızla gösterdiniz ki sadece Beşiktaş’ın, Trabzonspor’un, futbolun, sporun değil, aynı zamanda bütün Türkiye’nin adamısınız.
İyi olan, dürüstlüğü önemseyen herkes sizi çok seviyor.
Trabzonlular...
Ve tüm şehirlerdeki tüm gerçek futbolseverler...
Karakterleri çıkarların üzerinde tutanlar...
Anlık başarılara kanmayıp sporda bir kültür evrimini düşleyenler...
Ama lütfen buna inanın ‘en çok Beşiktaşlılar’!
Sevgili Şenol Hoca’mız,
Trabzonlu dostlarım ne olur kızmasınlar, alınmasınlar, sizi en çok gerçek Beşiktaşlılar sevdi, seviyor, sevecek...
En çok Beşiktaş’taki son maçınızın başlangıcında sahaya sırtını dönen, sizi kırmamak için öfkesini bastıran, susan taraftar seviyor sizi. Onlara ne kadar değer verdiğinizin farkındalar, sırt çevirdikleri siz değildiniz. Ben o maçta Dolmabahçe’deki futbol mabedimizde değildim ama yüreğimde hissettim o keskin duyguyu: Sizin onca emeğinizin heba edilmesi; ama buna karşılık sizin hâlâ kimseyi satmadan, karalamadan dimdik duruşunuz...
Buna sırt çevrilebilir mi? Buna sırt çeviren ne insan olabilir ne de Beşiktaşlı !
Farkındayız; bizi ne kadar sevdiğinizin, önemsediğinizin, bizi geliştirmek, mutlu etmek, gururlandırmak için gecenizi gündüzünüze kattığınızın farkındayız...
Biz de sizi o kadar seviyoruz işte. O kadar önemsiyoruz...
Hep böyle seveceğiz, hep içimizde saklayacağız hatıranızı ve öğüdünüzü...
Aramızda böyle kopmaz bağlar varken ayrıldık saymıyoruz ama bir gün, bir yerde yeniden kavuşup kucaklaşıncaya kadar kendinize iyi bakın.
Sağlık, esenlik, yeni başarılar ve bütün mutluluklar sizin olsun.
Hoşçakalın...