Hasta olduk o pastaya yarısı da gelsin masaya!
Hilalkent’teki alanın kayması sonrası yakın bir tarihte yerine Ilıca’da tahsisi yapılan Erzurum 2’nci Organize’de daha birinci etap bitmezken, ikinci etabın hayalleri kuruluyor. 1 Milyon 565 bin hektar alanda parselasyon çalışmaları yürütülürken, aynı bölgede atıl halde bulunan aynı miktardaki alan, ağızları sulandırıyor. 2.Organize Sanayi Müdürü Fırat Karakaya, diğer kalan alanın da tahsisi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vereceği kararı beklediklerini ifade ederken, ‘’Görünen o ki, mevcut tahsisli alan da ilerisinde yetmeyecek. O yüzden de geneli askeriyeye ait olan arazinin tahsisi için de çalışma başlattık ve bir an önce de sonuca gitmek istiyoruz’’ dedi. Bir çok sanayi ve üretim firmasının inşaat işlerine başladığına dikkat çeken Karakaya, ETSO Başkanı ve Organize Sanayi Başkanı Saim Özakalın’ın bugünlerde bu konuya ağırlık verdiğini ifade ederek, ‘’Bu arazi organize sanayi için adeta biçilmiş kaftan. Biz diğer yarısına da talibiz. İnşallah yakın bir tarihte geniş alana sahip olan Organize’de üretim patlaması olur ve şehrin ekonomisi beklenen kalkınmayı sağlar’’ diye konuştu.
---
Organize burada başlıyor, burada bitiyor
Hep merak ederdim, tahsisi yapılan ve sanayici ile üretim yapan firmaların dört gözle beklediği şu 2’nci Organize Sanayi nerede diye. Hafta sonunda, sağolsun, Fırat Karakaya refakat etti, gezdim sahayı. Organize Sanayi Müdürü Fırat Karakaya ile tüm sahayı gezdim, bir defa inanılmaz rantabl bir alan gibi duruyor. Alt yapısı bitmiş gibi, eksiklerin tamamlanması için canhıraş bir çalışma var. Bir defa eski yerden kat kat ideal bir alan. Görene gel gel eden bir yer. Başladığı yer ile bittiği yeri gördüm, şimdiden ben heyecanlanmaya başladım. Yeni tahsisat yapılırsa da artık bundan iyisi Şam’da kayısı. Yeme de yanında yat!
---
Burnunda börek tütüyor!
Erzurum Ticaret Borsası Başkanı Hakan Oral, bugünlerde fit görüntüsüyle dikkat çekiyor. Son 4 aylık süre içerisinde yaklaşık 30 kilo veren ve eski kilolarından kurutulan Hakan Oral, sağlıklı zayıflığını unlu mamullerden uzak durmasına bağlı olduğunu söylüyor. ‘’Ne kadar unlu mamulden uzak durursan o kadar zayıflarsın’’ diyen Oral, böyle kalmaya gayret edeceğini belirtirken, diyetisyen İsmail Kahraman’ın bir dediğini iki etmiyor. Elbiseleri başına bela olan başkan, çareyi Erzincankapı’da ki terzisinde buldu, çoğunu artık daraltıp giymeye başladı. Zor bir süreçten geçtiğini ve kendisi gibi kilolu arkadaşlarına da diyetisyen lafı dinlemeyi öğütleyen Oral, ‘’Yememeye alıştım mı, hayır. Ama buna mecburum. Artık o yükü kaldıramıyordum. Özellikle çok sevdiğim su böreğinden, kadayıf dolmasından uzak durmak zor ama buna da bir şekilde mecburum. En çok da o su böreği gözümde tütüyor’’ diyor.
Hakan Oral 30 kilo verdi ama gel bir de ona sor!
---
Damar damar üstüne!
Şahsen ben de masa başında çalışırken illa ki fonda bir müziğin çalmasını isterim. Genelde TRT Türkü olur ben çalışırken fonda, ya da Ferdi Tayfur dinlerim. Zaman zaman enstrümantel müzik de dinlediğim olur ve bu konuda özellikle Hüsnü Şenlendirici’nin başını çektiği Taksim Trio, favorimdir. Zevkler ve renklerin tartışılmayacağı gibi genel kanaat vardır ya, kim ne dinliyorsa, hangi tür müziğin peşine takılmışsa, saygı ile karşılar, yadırgamam da. Mesela 1.Organize Sanayi Bölgesinde bir süredir faaliyet gösteren çok tekstil fabrikası, ya da atölyesi var ve her gittiğimde de işçileri buralarda da çalışılırken illa ki müzik dinlerken buluyorum. Mesela Pirlepa Tekstil Fabrikası. 50’ye yakın çalışanın bulunduğu atölyede ne gitsem damar parçalar çalıyor. Fabrika Müdürü İlker Özkara, kendisinin özellikle Türk Sanat Müziği dinlemelerini istediği işçilerin illa da arabesk talebinde bulunduklarından sözetti. Damar parça çalınsın istiyormuş çalışanlar ve gün boyu Arabesk çalıyor, bundan da mutlu oluyorlarmış. Sabah işe başlarken damarla başlıyor, akşam iş biterken yine damarla bitiyorlarmış. Bence hiç sakınca yok. Onlar mutluysa kime ne? Özellikle arabesk denince burun kıvıran, küçük gören çok bilmiş arkadaşlarım var, yadırgıyorlar nedense bunu, ben de onları yadırgıyorum. Her türlü müziğe varım ben, ayırım yapmak nereden çıktı. Yaşasın müzik diyorum ve bu benim son kararımdır!
Tekstil atölyesi çalışanları arabesk diyor, başka bir şey demiyor..
---
Herkes sussun, deklanşörler konuşsun!
Özellikle sosyal medyayı takip edenler çok iyi bilir, sıklıkla güzel Erzurum fotoğrafları ile karşılaşılır. Bir çoğu sanat kokan fotoğraflar, şehrin sosyal, kültürel ve ekonomik ruhunu da yanısıtırlar. Onlar, şehirlerin kimlik kartlarıdır aslında. ‘’Ben şehirleri şairlerinden tanırım’’ diyen yazar gibi, bazen öyle fotoğraflar olur ki, kitabın ortasından konuşur, şehri tam anlatırlar. ‘İşte burası, orası’ dersiniz adeta, Son zamanlarda Erzurum’da fotoğraf o kadar içselleşmiş ki, hem çekenlerin sayısı artmış olduğunu, hem de kaliteli ürünler ortaya çıktığını görüyorum. Öyle ki, sanat ve estetik izlerini barındıran bazı fotoğraflar da çekilmiş buluruz ki, adeta ödül çağırırlar! ERFOT diye Erzurumlu fotoğraf sanatçıları, biraraya gelmiş, dernek kurmuş, organize bile olmuşlar. Şimdilik 40’a yakın amatör ve profesyonel fotoğraf sanatçısının yeraldığı dernekte, her kesimden fotoğraf merakı olan, hergün sahada olan üye var.
Erzurum fotoğrafçılıkta lig atladı..
***
İşte bu üyelerden biri de Atatürk Üniversitesi İktisat Fakültesi İşletme Bölümü öğretim üyelerinden Prof.Dr.Fatih Coşkun Ertaş.. Fotoğrafçılık geçmişi eski olmamasına rağmen, görünen o ki, gözü iyi. Öyle çektiği fotoğrafları var ki, katıldığı bir çok ulusal ve uluslararası yarışmada ödüle bile ulaşmış. ‘’Ben daha çok Erzurum’un değerlerinin yaşatılmasını hedefleyerek fotoğraf çekiyorum’’ diyen, ‘davası ve de kavgası olan’ Ertaş hoca, geçen yıl Tekman’ın Madrek köyünde çektiği bir fotoğraf ile prestijli bir yarışmada ödüle layık görülmüş. Civil peynir açan kadınların yeraldığı fotoğrafı ile Uluslararası bir dernekten sertifika almaya hak kazanan Ertaş hoca ile gönüldaşlarını bu kutlu yolda tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
---
Düştü düştü, bina düştü!
Geçtiğimiz hafta Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy tarafından açılışı yapılan Erzurum Müzesi, bir faciadan kılpayı kurtuldu. Daha önce yıkımı planlanan ancak mahkeme sürecinin devam etmesi sebebiyle uzun bir süre yıkılamayan müzenin önündeki 6 katlı bina nihayet yıkıldı ama yürekleri de ağızlara getirdi. Milyonlarca lira harcanarak yaptırılan 3 Kümbetler mevkiindeki Erzurum Müzesi, az kalsın önündeki boşaltılan bina yığının altında kalacaktı. Bina, ön tarafına doğru yıkılırken, ortaya çıkan bu görüntü, ‘’Ya olduğu gibi bütün halinde müzeye doğru yıkılsaydı ne olurdu?’’ sorusunu akıllara getirdi.
---
BABA SÖZLER :
Eğer güneşi kaçırdım diye gözyaşı dökersen, yıldızları da gözden kaçırırsın! (Tagore)
DUVARIN DİLİ :
Benim normal olmam anormal!