Türkiye ile Yunanistan arasında ilişkiler hiç uzun soluklu bahar havasında geçmedi. Bugünün Yunanistan’ı büyük oranda ABD’nin askeri üssü konumuna evirilmiş bulunuyor. Uzun süre Yunanistan’ın adaları silahlandırmasıyla ilişkiler bir hayli gerildi. Yunanistan, Türkiye’ye karşı ne kadar ülke var ise onlarla güvenlik başta olmak üzere çeşitli antlaşmalar imzaladı.
İlişkilerin çok gerildiği bir süreçte Erdoğan, “Bir gece ansızın gelebiliriz” diye açıklama yaptı. Perşembe günü ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bakanlarında katıldığı bir ziyaret gerçekleştirdi. Ortak bildiriye imza atıldı. Detayına girmeyeceğim.
Türkiye’de muhalefet kesimi, arızi bir grup Erdoğan’ı tefe koymak için mal bulmuş mağribi gibi ellerini ovuşturuyorlar. Vay efendim, şimdi ne oldu.
5. kol faaliyetinde kullanılmaya yatkın kesimin yaygarasını biliyorsunuz, fakat daha önemli bir alıntı yapacağım. İngiliz Dışişleri Bakanı David Cameron, ABD ziyaretinde bütün ahmakları uyandıracak bir açıklama yaptı.
Washington’da bulunan İngiliz Dışişleri Bakanı David Cameron: •Savunma bütçenize ekstra %10 harcayıp, Ukraynalıların cesareti ile Rusya'nın savaş öncesi savunma teçhizatının ve insanlarının yüzde 50'sini yok ediyorsunuz. Amerikalılar ve İngilizler hayatını kaybetmeden. •Bu harika bir yatırım.
Bu dehşet verici açık bilgi çok öğretici ama yine de uslanmayanlar yığınla.
Erdoğan, dün öyle dedi bugün de Atina’da ne söylüyor diyenlere tarihi bir örnekle cevap vermek gerekiyor. “Venizelos'un Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne Aday Göstermesi” başlıkla makalesinde Zafer Çakmak Atatürk ile Venizelos ilişkisini nefis özetlemiş.
Biliyorsunuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün komutasındaki Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’i kurtarıp İngiliz’in üzerimize saldığı Yunan Ordusunu denize dökmüş ve hemen ardından Yunanistan’a dostluk mesajı vermiştir.
“Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, büyük asker ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk, hiçbir zaman devletlerarasında daimi dostluk ve düşmanlığın olabileceğine inanmamıştır. Bu yüzden, I. Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'yu işgal eden hiçbir devleti millî düşman olarak ilan etmemiştir. Aksine Atatürk, Anadolu'yu yakıp yıkan Yunanistan'ı, orduları daha savaş meydanında iken bile affetmesini bilmiştir. Nitekim Türk ordusu, Dumlupınar'da Yunan ordusuna kesin darbeyi indirdikten sonra, İzmir'e doğru ilerlerken Atatürk yanında bulunan İsmet İnönü'ye şunları söylemiştir: "İzmir'e gelince ilk işin olarak büyükçe bir bina hazırla! Yunanlılarla işimiz bitti artık! Düşmanlığa yer yok! İki milletin ve dünyanın selâmeti bakımından Türk-Yunan dostluğu şarttır.. .".
Türkiye ve Yunanistan arasında başlayan bu yakınlaşma, 10 Haziran 1930'da, mübadele ile ilgili sorunları çözüme kavuşturan "Ankara Sözleşmesi"nin imzalanmasına yol açmış.
Başbakan İnönü, "Ankara Sözleşmesi" imzalandıktan sonra Venizelos'u Türkiye'ye davet etmiştir. Yunanistan Başbakanı, İnönü'nün bu daveti üzerine, 27-31 Ekim 1930'da Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunmuştur. Venizelos'un Türkiye ziyareti ile Türk-Yunan dostluğunun temelleri atılmıştır.
Venizelos 26 Eylül'de Dolmabahçe Sarayı'nda Atatürk tarafından kabul edilmiştir.
Yunanistan'ın eski başbakanı ve ana muhalefetteki Liberal Parti'nin başkanı Elefterios Venizelos dünya siyasi tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, eski düşmanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ü 1934 yılı Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiştir. (Kaynak: Venizelos'un Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne Aday Göstermesi/Zafer ÇAKMAK/Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, İlköğretim Bölümü Öğretim Üyesi / ELAZIĞ.)