Suriye, güncel olarak habis ur haline dönüşen PKK/YPG yapısı nedeniyle ULUS Devlet sürecinde sorun yaşıyor. Yine Nusayri, Dürzi sorunu Suriye’nin geleceğini tehdit eden alanlar olarak öne çıkıyor. Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün’e göre, Suriye’den bir devlet çıkar mı? Sorusunun cevabında sıkıntılar var. Öğün, orada (Suriye) Nusayriler, Alevi Araplar aşağıda Dürzi Araplar, yukarıda Kürtler, o bölgede yer yer Kürtlerle işbirliği yapan Arap aşiretleri. Bunu görünce insan şu soruyu sormadan kaçamıyor. Suriye’nin ahalisinde birlikte yaşama arzusu var mı yok mu? Gördüğüm kadarıyla bu çok aşındı.” diyor.
Mevcut yapı Türkiye’nin işine hiçbir şekilde gelmiyor. Bunu yalnızca Suriye bağlamında okumamak gerekiyor. Aynı zamanda Akdeniz ve Kıbrıs üzerinden ve MEB açısından da önem taşıyor. Mevcut görüntünün Türkiye’nin geleceği bakımından güvenliğinin tehditlere açık olduğu da bir gerçek. Öyleyse Türkiye, ülke yönetimi bunu görmüyor mu? Süleyman Seyfi Öğün’e göre çok açık bir görme söz konusu.
Prof. Öğün, “Bence çok iyi gördüklerini yakın zamanda anladım. Sayın Bahçeli, birden Meclis açılırken, daha önce yüzlerine bakmıyordu. Gidip ellerini sıkıyor. Çıkıyor kürsüde diyor ki, gerekirse gelsin meclise konuşsun, Kürt sorununu çözelim. İnsan şaşırıp kalıyor. Şoka giriyorsunuz, MHP’nin Bahçeli’nin varlık sebebini riske atıyor. Bu, lanetteyim bunu deneyelim bakalım değil.
Her şeyi gördüklerine yönelik bakış var. Ve buna mukabil olarak bu Suriye’nin kuzeydoğusunda tümörleşsem ve bütün bu coğrafyanın bünyesini tehdit eden bir sürece, en azından Türkiye’nin belli unsurlarını, bu DEM’dir, Türkiye’deki PKK’dır, İmralı’dır, bunların irtibatını kesmeye matuftur” tespitinde bulunuyor.
ABD-Trump ve Türkiye, Erdoğan çizgisinde çözüm!
Süleyman Seyfi Öğün diyor ki; “Trump, sık sık Erdoğan’a Suriye Fatihi diyor. Nihayet aldınız diyor. Ben gazeteci olsaydım Trump’a sorardım, ‘Hangi Suriye’den bahsediyorsunuz. Bu çok parçalı bir manzara gösteriyor. Kastettiğiniz İdlip mi, Laskiye mi? Süveyda mı, birde Fırat’ın doğusunda Suriye’nin 3/1’i bir coğrafyada tutunan ve özerklik isteyen bir güç var. Sizde çok seviyorsunuz. Hangi Suriye’yi fethettik.
Trump’ın kafasında Suriye’nin kuzeydoğusu ayrı bir kategori, kalanı ayrı bir kategori. Onunda güneyi değil, Süveyda Dürzilerin yaşadığı bölge. Burada başka çelişkiler var. Sureyi yüz ölçümünün yüzde 30’u PKK kontrolünde. Ama kaynaklar tersi, kaynakların yüzde 70’i orada, yüzde 30’u Şam’da. Dolayısıyla Trump’un laflarıyla bu meselenin anlaşılır tarafı yok.”
Süreci yeniden okumalıyız!
Prof. Süleyman Seyfi Öğün, 10 Mart sürecini (Şam-PKK/YPG) temenni yüklü cümlelerle düşüncelerle değerlendirme sabitesi gelişti. Hâlbuki o metne defalarca baktık. Entegrasyon. Ne demek entegrasyon. Oradaki silahlı unsurlar Şam’a katılacaklar. Entegrasyon, ucu açık bişeydir. Bunu siz federalizme, konfederalizme yorabilirsiniz.
Büyükelçi’nin laflarına bakalım. Tom Barrack, federalizm olmaz ama onun biraz yumuşağı, federalimsi gibi. Özerklik gibi, zaten Ortadoğu’da olmaz böyle, kabileler halinde yaşarlar falan.
Bunlara baktıktan sonra adamı alıp (Abdi Şahin) helikopterle Şam’a götürmek, oradan helikopterle alıp oraya getirmek. ABD’nin koruması altında. Kimilerine göre 70, kimilerine göre 100 bin kişilik mücehhez savaş kabiliyeti olan ve donanımlı bir ordu kurdular. Bunlara habire sevkiyat var. Şam’dan daha güçlüyüz diyorlar.
Şimdi değilse ne zaman diyorlar. Bu akım, Avrupa PKK diasporasına bağlı ve CENTCOM’a bağlı. Hiç geri adım yok.”
Öğün, daha tehlikeli bir durumu işaret ediyor, “Şunu veri almak lazım, Suriye çok ciddi bir hesaplaşmaya gidiyor.”
O hesaplaşma için Öğün, “Bu Halep çatışmaları, Devlet Beyin bugün (Salı günü) konuşması, bu şu; “vallahi biz üstümüze düşeni yaptık, bundan sonra gözümüzü karartırız.” Bunun zamanlaması, muhtemelen Suriye’deki büyük hesaplaşmanın içinde olacak.
Şöyle, SDG ile HTŞ kapışıyor. Veya birtakım Arap aşiretleri ile başka Arap aşiretleri kapışıyor. Yani ordan Dürziler patlatıyorlar bişeyler. Gidiyorsun. O zaman Türkiye’nin harekete geçmesinden başka çözüm yolu kalmıyor.”
İzleyip görelim..